Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Görmek

Kalktım.Osman abinin mesajlarını okudum,ödevimi yaptım ve çıktım.Doğu tarafı turuncu bir renkle sabahın doğum sancısını gösteriyor.Otobüs,metro ve Kadıköy. Hayat başlıyor,acele adımlarla,otobüsü,motoru,vapuru kaçırmamak koşusu ile.Gökyüzüne baktım,yeni başlangıç yağdırıyor.Yeryüzü hergün ki kabullenişinde.İnsanlara baktım;yorgun çehreler,zoraki adımlar,mecburi kabullenişler.Yine de,hafif açık dudakları tamamlayan kısık gözlerle tebessüm edenler gördüm. Yeni bir güne çıkmanın umudunu taşıyanlar, "Bir işim var,şükürler olsun." tavırları, "Bu ayı da kazasız belasız çıkaracağız inşa'llah!" rahatımsılıkları, "Akşam olsa da yatsak!" içten geçirmeleri, "Her aynı işte,bu da yaşamak mı?" şikayetleri gördüm. Kendime baktım; "Bahar bahçe" olan yanımda, Umudu, Şükür ve hamd'ı, Yaşamak isteğimi, Hüzünlü bir tebessümü, Vazgeçmeyi, Kabullenmeyi, Gitmemeyi... Gördüm. "Zemheri" yanımda; Yalnızlığı, Yalnızlığa olan tutkumu, "Keşke...

YOL

"Evvel tarik ahir refik"miydi yoksa yine bu kelimeler kullanılarak söylenen ve yine kafiyeli başka bir cümle miydi?Benim inancım odur ki,evvel tarik.Tarik=yol,çünkü kalıcı olan,devamlı olan yol.Esas yolcu ve arkadaşı gelip geçici bir unsurdur.Dünya mesela,ölen insan sayısı tahminini birkaç yıl önce yüz milyarın üzerinde diye okumuştum.Yol'dan yüz milyar yolcu geçmiş,sekiz milyar üzerinde yürüyen ve yol sabit.Hayat mevhumunu bir yol sayın,nice yolcuyu eskitti.Kafanızı bir yol sayın,ne hayaller,düşünceler geçti.Bir yoldur ömür,nice tanıdık gelir geçer...En son yol tükenir.      Bugün,ömür yolumun toprağa nakşında bu fotoğrafı çektirdim Ahmet'e.Ne kadar "Haberim yokmuş gibi çek!" fotoğrafı gibi dursa da,o kıvamda olmuş.Haberim olmasa da bu kadar olurdu.Kocaeli sınırları içinde,İstanbul'un hemencecik dibinde bir yer,düşük rakımlı dağ-ormanlar arasında rakkase hareketleriyle kıvranan bir yol,bu yolun zevkini keşfetmiş ve o zevkten müstefit olmamı isteyip bura...

Son durak

"Kurt uyur,kuş uyur" ben duraktayım, Kendime hem yakın hem ıraktayım. Yürüdükce yakınlaşır sandığım Herkesten,herşeyden ıramaktayım. Aynada sonsuzluk gördükten beri, Her gün öncekinden bir adım geri- Giderek her sabah öldükten beri, Sonum konusunda çok meraktayım. Bir gün son bir nefes alıp vermemek, Ya da verip alma gücü kalmamak, Mesele mi "Olmak ya da olmamak!" Her adımda bildim son duraktayım.      Hayırlı sabahlar.

Sabah

Önce,dimdik bir yokuşu tırmandım ve Samandıra'nın en yüksek noktalarından birine çıktım.Şehrin doğu cenahı puslar altında,İMES ve batısı berrak,Kartal ve açıkları hafif puslu.Birkaç fotoğraf çektim.    Frenlere yüklenerek indim caddeye,az serbest bıraksam duramam belkide.Altta bir eşofman,üstümde beyaz bir tişört,telefon elimde,spor ayakkabılar falan...sanırsın,Acarlar sitesi mukimiyim.Bir otobüs durağının önünden geçerken üzerimde "Tuzu kuru ibnenin..." bakışlarını hissettim iett bekleyen amelelerin,pardon,emekci kardeşlerimin.Yani,zarfım bu lakırtıyı hakediyor.    Şu an,her sabah bir amele olarak iett beklediğim durağın yanın-her sabah aynı acıyı duyarak oturduğum gibiyim;canım yanarak oturuyorum.Niye?    Yakın bir zamanda küçük mahduma "Oğul,nasıl bir babayım?" diye sordum."Hiç yoktan iyidir." dedi.Mevzuyu Baki'ye anlattım.Güldü,sonrada "Halaoğlu,hemen bir imaj çalışması yapmalısın." tavsiyesinde bulundu.O tavsiye aklımda,birazda rüşve...

Hal

Ben, Binlerce yılın kalıntısı Dün'ün yenisi,yarının eskisiyim. Belki,binlerce yıla gebe bir mechul... Ben,kötünün norm hali, Orta noktası, Tanrının,az kötü, Kötü, Çok kötü dersi eskiziyim.        Hayırlı sabahlar,Cumalar.

FARKETMEK

Farketmek    1-4-500 kiloluk bir ağacın etrafını boşalttım,kuyusundan çıkarmam iki saatten fazla sürdü.Ne kadar yöntem uygulasam da zorlandım,hem çok zorlandım.Her zorladığımda ve sonuç alamadığımda farkettim,ihtiyarlamaktayım.Kelebek ömrünce hızlı,olgunlaşmış mantarın çürüme  çabukluğunda.Bu ilk ciddi farkına varışım ve ihtiyarlamakla ilgili hüznümü ilk o gün yaşadım.    Ve bu farkına varış bir başka ve ilintili farkına varışa vesile oldu;ölüm daha gerekli görülüyor bu hallerde.    2-İhtiyarlık biyolojik elbette ağırlıklı olarak.Derin sarkıyor,kemikler üzerinde damarlar daha belirginleşiyor.Etler çekildiğinden kemiklerin başatlaşıyor.Dizlerde derman,gözlerde fer kalmıyor falan.İhtiyarlık birazda duygu yoğun bir hal.Ne kadar birikmiş "Hele ki"n,"Keşke"n,"Şimdi olsa mı, asla!"n,"Yine olsa aynını yapardım"ın varsa  cam tırnak altına batmış kıymık gibi ya da,iftar sonrası içilen cıgara lezzetinde ortaya çıkıyor.Canın yanarak yavaş bir ölümü her gün ...

Yokuş yukarı...

400metrelik ve 45+dereceli bir yokuşu tırmanıyorum ve karşımda bu manzara.Derinlerden ve fısıltı halinde bir ses "Ay ışığı yana yana..." Sonra bir yine bir şarkının okşar gibi ziyareti kulaklarımı "Karlı kayın ormanında, Yürüyorum geceleyin, ........." Tenimdeki Nikaragua'dan gözlerimin önünden akıp giden satırlar...Çeçen dağlarında Şamil Basayev'in dolaşan hayaleti,Afgan dağlarında mücahidlerin karanlık gecelerde güneşsi varlığı... Hayaletten sessiz bir Mehmetciğin namlusundan çıkan kurşunun taşıdığı ölümü PKK'lı bir teröristin alnına yapıştırması... Hasanbalı'dan Elekci dağına bakılan gecelerin dirilmesi,Zinav'dan Mercimekyüzü'ne bakmak,Zinav Gölü'nün gümüş renkli çarşafsılığı,evin karşısındaki dağların gurbeti remzettiği günlerin yenilenmesi,Yeniyol'da Salih'le üçüncümüzün hüzün olduğu gezinmeler... "Ay ışığı yana yana..."İçim yana yana.Cafer PETEK'in şiiri üzerine gelen bu manzara...Yaşıyor olduğumdan pişmanlık d...

Tarikat,cemaat,vs. vs

Muhterem Zekeriya PEHLİVAN Ve Muhterem Ersel ÇELİKBALTA. Bugün yaptığım ve aynı düşüncede olduğum paylaşım için yazdığınız yorumlar üzerine;hem cevap,hem çoktandır bu konularda yazmayı düşündüklerimi satırlara dökeceğim.Bir arkadaşta "....fasık."diye yorum yapmış. Öncelikle,iman ve amel birlikteliği/uyumu başta kendim olmak üzere ezici bir çoğunlukta ciddi bir sorun."Herkes"in imanı var lakin,amele gelindiğinde imanla amel arasında ki makas çok açık.O makas olmaması gerekirken açık olarak var. İmdi;öncelikle günümüz tasavvufi akımları (istisna göremiyorum.Bir yere geliyor ve İlahi olanla arayı açıyorlar.)İslami kıstasa vurulduğunda İslam'ın istedikleriyle uyuşmazlığa düşüyorlar.Bu uyulmazlığa düşmeye hem tasavvuf önderleri,hem takipcileri bir sürü teville "meşruiyet" uyduruyorlar."Ne alakası var."diyebilirsiniz;hariciler,hasan sabbah.....fetö hep bu uydurma meşruiyetle melanet işlediler.Hiç birine kötülükleri faş oluncaya kadar bunların dışın...