FARKETMEK

Farketmek
   1-4-500 kiloluk bir ağacın etrafını boşalttım,kuyusundan çıkarmam iki saatten fazla sürdü.Ne kadar yöntem uygulasam da zorlandım,hem çok zorlandım.Her zorladığımda ve sonuç alamadığımda farkettim,ihtiyarlamaktayım.Kelebek ömrünce hızlı,olgunlaşmış mantarın çürüme  çabukluğunda.Bu ilk ciddi farkına varışım ve ihtiyarlamakla ilgili hüznümü ilk o gün yaşadım.
   Ve bu farkına varış bir başka ve ilintili farkına varışa vesile oldu;ölüm daha gerekli görülüyor bu hallerde.
   2-İhtiyarlık biyolojik elbette ağırlıklı olarak.Derin sarkıyor,kemikler üzerinde damarlar daha belirginleşiyor.Etler çekildiğinden kemiklerin başatlaşıyor.Dizlerde derman,gözlerde fer kalmıyor falan.İhtiyarlık birazda duygu yoğun bir hal.Ne kadar birikmiş "Hele ki"n,"Keşke"n,"Şimdi olsa mı, asla!"n,"Yine olsa aynını yapardım"ın varsa  cam tırnak altına batmış kıymık gibi ya da,iftar sonrası içilen cıgara lezzetinde ortaya çıkıyor.Canın yanarak yavaş bir ölümü her gün hızlı devamlı bir akışla yaşıyorsun.Anne ya da yar dizine başını koyup saçında dolaşan ellerde ki merhameti sıcağı duyarak.Böyle bir yanı da var ihtiyarlamanın.
   3-Havalar hâlâ sıcak;kavak,söğüt odunu ateşi sıcaklığı...Güneş tepemde çalışıyorum ama terlemiyorum.Oysa,bir kaç gün önce gölgede terliyordum..Oturduğum halde tüm vücudum su "kaçırıyordu!"Düz yolda yürürken tere boğuluyordum.Hani,dün gece bahsettiğim yokuş var ya;o yokuşu cıgara tellendirerek çıkıyorum yine terlemiyorum.Havalar iyice ihtiyarladı;ne dizinde derman,ne gözünde fer kalmadı,terletemiyor.Sıcağı bile samimiyetsiz artık mevsimin.Ya da zaman mevhumunun hüznü müdür bu?
   4-HÜZÜN,insanın ne tam sıcak,ne tam soğuk halidir.Ne mutlu,ne mutsuz.Umutlu ya da umutsuz da değil.Seviyor amma sevemiyor da.Kaçacak  fakat bir türlü gelmeyen "birazdan" "Çıkmaz sokak" tabelasına rağmen "yayayım,atlarım-sürtünür geçerim" inadıyla girmek...Hüzün bu araflar işte.Havf ve reca arasının lirik/şiirsel hali.Melankolik bir haldir hüzün.Melankoli diyorum ya,halkın deyişiyle KARA SEVDA imiş,öyle okumuştum fi tarihinde.Hem KARA hem SEVDA,hah!İşte bu hüzün.Oysa SEVDA/SEVGE DUYGUSU,kefen kadar,kar kadar beyazdır,ne karası!?.Masumdur,maznundur,günahsızdır.Ha çocuğun annesine,anne memesine olsun,ha kişinin kişiye sevgisi olsun.Sevgi,beyazdır.Hüzün,bu kara ile sevda'nın arasına girip onları yaşanabilir/yaşanmasını elzem kılmış ruhtur.Hüzün,insanın en savunmasız ve en "saldırmasız" halidir.Hüzünlenmeyen "insanlar" ruh hastası ve kesin tedaviye muhtaç "insanlar"dır.Bundandır belki;yaz ile kışın arasına sıkışmış EYLÜL'ün insanı kendi içine savurması.
   5-Gününüz hayırlı,
   Aşınız helalinden,
   İşiniz kolay,
   Sıhhat ve afiyette olasınız inşaAllah efendim.
   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR