Tarikat,cemaat,vs. vs
Muhterem Zekeriya PEHLİVAN
Ve
Muhterem Ersel ÇELİKBALTA.
Bugün yaptığım ve aynı düşüncede olduğum paylaşım için yazdığınız yorumlar üzerine;hem cevap,hem çoktandır bu konularda yazmayı düşündüklerimi satırlara dökeceğim.Bir arkadaşta "....fasık."diye yorum yapmış.
Öncelikle,iman ve amel birlikteliği/uyumu başta kendim olmak üzere ezici bir çoğunlukta ciddi bir sorun."Herkes"in imanı var lakin,amele gelindiğinde imanla amel arasında ki makas çok açık.O makas olmaması gerekirken açık olarak var.
İmdi;öncelikle günümüz tasavvufi akımları (istisna göremiyorum.Bir yere geliyor ve İlahi olanla arayı açıyorlar.)İslami kıstasa vurulduğunda İslam'ın istedikleriyle uyuşmazlığa düşüyorlar.Bu uyulmazlığa düşmeye hem tasavvuf önderleri,hem takipcileri bir sürü teville "meşruiyet" uyduruyorlar."Ne alakası var."diyebilirsiniz;hariciler,hasan sabbah.....fetö hep bu uydurma meşruiyetle melanet işlediler.Hiç birine kötülükleri faş oluncaya kadar bunların dışında kalan "Müslümanlar" bile toz kondurmuyor,küçük çaplı pisliklerini bin türlü teville karartıyorlardı.Dört halifenin üçü kendilerince haklı sebeplerle şehid edildi.Şehid edenlerin yaptıklarına tevilleri/sebepleri vardı.Emeviler,batırdıkları devleti ayakta tutmak için, toplu Müslüman olan kavimleri müslüman saymamak yoluna gittiler cizye almak için.Meşru sebepleri yoktu ama tevil diye bir çıkış vardı.
Sait ÇAMLICA'nın inanç biçiminin çoğuna katılmam.M.Islamoğlu ve gibilerin çok söylemine karşıyım.Fakat bu,onların her söyleminin yanlış,fısk,nifak olduğu anlamına ASLA gelmez.Ebu cehil Allah'ı hiç inkâr etmedi "yeryüzüne çok karışma!.."dedi.Bu ebu cehil'i kâfir yapmaya yetti,her sözünün yanlış olduğuna değil.
Sait ÇAMLICA'nın paylaşımdaki tesbiti "sapına kadar" doğru.Bakın etrafınıza;bir tarikate,cemaate,gruba mensup kaç kişi diğerini dinliyor,onunla ne kadar uyuşuyor,birbirlerine ne kadar müşfikler?Hemen hepsi için,aynı kıbleye yöneldiği,aynı secdeye gittiği,aynı kitaba,peygambere inandığı "öteki" cemaate,gruba,tarikate mensup kişi ÖTEKİDİR.Bu öyle bir ötekilik ki;onun yok olması için müslüman olmayan unsurlarla bile ilbirliği yaparlar.Süleymancı nakşiyi,nakşi sğleymancıyı,iskenderpaşacı onları,islamoğlu ve gibiler hiçbiri,onlar islamoğlucular fasık,nifakcı hatta kefere derecesinde inkârcı olarak görüyor,kabul ediyor.
Tüm bir amaca matuf oluşumlarda olduğu üzere tasavvuf kökenli oluşumlarda da ikili bir öğreti mevcuttur.Birinci kısım avama-genele yönelik kabaca olan,herkesin bildiği-bilmesinde sakınca olmayan;tavşana uzatılan havuç kısmı.İkincisi,üst tabakanın ve üst olmaya yeterlilik taşıyan ortanınüstü kısma yönelik öğreti.Oluşumları;tarikat,cemaat,grup,dernek,vakıf,ilh...tehlikeli kılan,sapıtan öğreti buradadır ve alt kesim buna pek yaklaştırılmaz.Burda bir örnek vereyim;cübbelşi ahmet bir kitabında şöyle diyor "Eşler cima halindeyken eşin şeyhini hayal etmesi çocuğun hayırlı olmasına vesile olur."Bunu "Bazı alimler der ki..." diye anlatıyor.Sizce bu söylemin İslam'la ilişkisi nedir?Bunlar hakikaten alim midirler yoksa pazarlayıcılar mı?
28 Şubat'ın en karanlık günlerinde sğleymancıların lideri kemal kacar mgk genel sekreteri ilhan kılıçtan başörtüsünün bağlanma şekli üzerinde emir alıyordu.
O karanlık günlerde bugünMüslümanlara ağız dolusu küfürler eden fatih altaylı'nın programlarında tebliğ yaptığını sanan cübbeli bir kez diyemedi ki"Fatih bey,28 şubatta yaptığınız küfürler için tövbe edin." Tersine,fatih altaylının ekürisi olup çıktı."Ete kemiğe büründü mahmut diye göründü."(tasavvuf akımlarının en çok kullandığı söylem.) argümanı...bu hareket ve söylemlerin İslam'da yeri var mıdır (bilmem ama) her müridi ayrı ve şedit bir tevil getiriyor.Süleymancılar apayrı bir islam uydurdular.İskenderpaşacılar ayrı bir islam,menzilciler ayrı bir islam.Her tarkatin ayrı bir islamı var,ayrı bir müslümanı.Hepsi birer küçük fetöcük.Hiç birisi,fetönün gücüne ulaşınca farklı bir şey yapmayacaktır,yapamaz.Bu cüsseye ulaşan her oluşumda hem devletin,hem yabancı devletlerin bir uzantısı/parmağı olmasa olmaz.
Akıl uyuşursa kısa zamanda toparlanır.Kalp uyuşursa/uyuşturulursa "o iş" bitmiştir.Bir tane pişman fetöcü gördünüz mü?İman sorgulamaya kapalıdır,akılla samimi değildir.İman kalbin işidir;kalp sorgulamaz,gelir-gider hesabı yapmaz;sever,teslim olur,köle olur.Şarap içip sarhoş olan ayılır,iki namaz arası bile olabilir bu.Kalbimi bir şeyhe,gavsa teslim edenin uyanması namümkündür.Bu kişiler dini bir narkotik olarak ustaca kullanırlar ve kullanıyorlar.Duymuşsunuzdur;sırat köprüsünden cehenneme götürülen kişi nakşilerin halidiye kolundan olduğu için döndürülüp cennete götürülüyor.Bu halidiye kolu niye diğerlerini dışlıyor acaba?Cübbeli halidiye kolunda da ondan mıdır?Ve teslim olmuş bir ruhsuz güruh bunu hararetle savunuyor.O kişiler şarap içseler taş çatlasın yarım gün böyle saçmalıklara inanırlar.
Tasavufun ve tasavvufcuların İslam menşeili olduğu,götürüp hz.Ebu Bekir'e dayandırılması da ayrı bir yalan.Sapına,dibine kadar yalan.Din kisveli ticarete pazarlıksız bir mümini alet etme çukurluğundan başka bir şey değil.Ee,hz.Ebu Bekir gibi üzerinde karanlık olmayan birini kullanmak akıllıca bir davranış.Avam müridanın ağzına yüklersin çıkış noktasının Ebu Bekir olduğunu,kimse kolay kolay itiraz edemez.
Muhteremler,
54 yaşımdayım ve 15 yaşımdan beri siyaset,tarih,din üzerine okudum,okurum.O din ticaretcilerinin hepsiyle tokalaşmışlığım vardır.Hepsi müridanının kalbine bloke koymuş,aklını ise zail etmişlerdir;ne meleki kalp,ne iblisi akıl vardır onlarda.Ha,tanıdıklarım öyle-onlara görede ben öyleyimdir.
Şarabı bilirim,sair alkolleri de.Evimin içine kadar müritleri de bilirim;tam Sait Çalıca'nın dediği gibidir.Ben çok sarhoş oldum,her seferinde ayıktım;aklın şeytani ve meleki alemine ve kalbin melek yüzüne.Fakat,zinaya çağrı yapan cübbeliyi,Müslümanlara kan kusturan generallere temennalar yağdıran kemal kacar'ı,M.Esat Çoşan'dan sonra sola,liboş sağa çoşan iskenderpaşacıların tüysüz liderini, menzilcilerin kutsalüstü gavslarını övmemeyi günah sayan nice mürid gördüm/her mürid böyleydi istisnasız.Bakın ki fetö de böyleydi,hasan sabbah'ta,ışidciler de,bokoharamcılar da,pkklılar da,dhkp-c'liler de.
Azizan,
12 Eylül darbesin de bizim kutsal varlıklar ortalıkta yoktu.
28 Şubat'ta yine yoktular.Kaldı ki;28 Şubat,direkt ve hedef gözeterek o mübareklerin insan avlarken yem olarak kullandıkları İslam'a yapılmıştı.Ne gür bir sesleri çıktı,ne iniltileri.Ne keramet göstermeye tenezzğl ettiler,ne alim ahlakı gösterebildiler;korktular hem,çok korktular.Halidiye kolundan olmanın,rabıtaların,on bin tesbihatın generallerin sopasına engel olmayacağını bilecek kadar da kurnazdılar.Çünkü,samimi değildiler.Çünkü,binlerce uyuşuk müride gürlemenin risksizliği yoktu generallere karşı çıkmakta.Bu uyuşuk ve insan tanrılı müridanın "bir de" canjnı ortaya koyarak mgk'da o firavunlara "Siktir!" çekmesini şeyhlerine,cemaat-tarkatlerine mal etmeleri yok mu?..
Hülasa muhterem kardeşlerim,
Sait Çamlıca doğru söylüyor.
Ali ŞERİATİ "Müslümanları ancak müslüman din adamlarıyla vurabilirlerdi." derken doğru söylüyor.Kartal gibi duran bir ümmeti serçe gibi "alimler(???)le vuruyorlar.
Şarabı ve etkisini,etki süresini bilirim.
Korkak ve kerametten gözünü açamayan uyduruk alimleri,tarikatletini,etkilerini,etki sürelerini de bilirim.
Birincisi;kısmen bireysel,tövbe ve affedilebilir.
İkincisi;toplumsal,tövbesi ve affedilebilirliği...Allahualem.
Selam ve hürmetler.
Yorumlar
Yorum Gönder