Üsküdar'da
Türkü yok,çay kağıt bardakta,hava güzel,oltalarda balık çıkıyor,martılar hep aynı,ben;ayrlıkla ölümün ağırlığı üzerinde yoğunlaşmış. "Ayrılıktan zor belleme ölümü, Görmeyince sezilmiyor Mihriban." diyen Karakoç üstad,Mihriban'a, "Beni değil;sen,seni de, Unutursun Mihriban'ım!" diye de seslenir. Yine bir "Halk" deyimidir; "Ölüm ile ayrılığı tartmışlar, Elli gram ağır gelmiş ayrılık." dedikten sonra; "Dağ dağa kavuşmaz, İnsan insana kavuşur." diye ayrılığın ağjrlığını bir nevi tekzip etmiştir. Ne ayrılık,ne ölüm...mutlak bir ağırlığa,diğerini yoksayacak bir üstünlüğe sahip değildir "bende." Nice ayrılıklar vardır ki;ilk hissedilişleri,ağırlıkları,hüzünleri zamanın içinde yok olur gider."Arada bir" hatırlandıklarında bile "olması lazımmış" dedirtir.Nice ölümler de vardırki;ölenle öldüğünü-öleceğini,yaşamanın artık anlamsız olduğunu düşünenlerin hatıralarından,sandıklarından çabuk silinirler.Bir düşünün...