AZİZE'nin YOLCULUĞU
Ankara 20-Şubat-2025 saat 17.00
Doğu Expresi'nin kalkışına bir saat vardı,yakındaki kafede oturmuş,binişin başlaması için saatin 17.30 olmasını beklerken çay ve sigara içiyordu.İçinde bir sızı canlanıyordu yavaştan,biraz pişmanlık,biraz "vazgeçsem mi acaba?" sorusu eşliğinde.Derin bir nefes çekti sigaradan,bardaktan bir yudum.Kalbini kaplayan sızı rahatsız edciydi,vazgeçme düşüncesi can sıkıcı.
Hava kararmış olsa da,şehrin ışıkları ardına saklanmış yıldızların kendini gördüğünü biliyordu.Ankara'ya gelir-gelmez gara geçmiş,treni görmüş ve akabinde kafeye gelmişti.Tur firmasıyla iletişime geçmiş,17.45'te en geç trende olması gerektiğini öğrenmişti.18.00'de kalkıp,karanlığın içine dalacaktı tren,etrafına cansız ışıklarını yayarak.
Niye içine sıkıntı çöküyordu?.Oysa,bu seyahata çok istekli,hatta,mecburdu.Biraz rahatlayacağını,bir nefes alacağını düşünüyor,kısa süreli de olsa bu mekan değişikliğinin kendine iyi geleceğini kabul ediyordu.Çocuklardan uzaklaşmayacaktı,Orhan'nın o garipce vefatını unutamayacaktı,Tokat yine yerinde olacaktı;bu sıkıntı niyeydi?.Yine sazıyla konuşacak,yine Fırat'la yazışacak,hatta dönüşte İstanbul'a gidip Salacak'ta oturup çay içecek,sohbetin dibine vuracaklardı.Liseden,eski sevgiliden,evlilikten,çocuklardan-torunlardan,Orhan'dan dem vuracaklar,gece saat sekizde aya bakacaklardı.Arada,insanlar,ırmaklar,yollar olmayacak,bir masanın iki yanında-belkide aynı yanında,yan yana oturacaklardı.Aklında olan,buluştukları gün öğle vakti oturup geceyi Boğaz'ın seyrinde,yakamozları seyredip,sahilde volta atarak geçirmekti.
Bir nefes,bir yudum daha...çay bitti-sigara da.Saate baktı,1740,kalktı,gara girdi.Tur görevlisiyle girişte merhabalaştı,vagona yöneltildi.Valizi,kendisinden daha istekliydi sanki-hızlıca kayıyordu vagona doğru.Yataklı vagondan almıştı yerini.Gece uyuyacak,sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp,yolculuğu etrafın seyrinde geçirecekti.Vagona girer-girmez yatağı çekip açtı,paketle verilmiş örtüleri açıp hazırladı ve uzandı.Yorgundu;bedenen de,gönülce de.Göz kapakları hızlıca kapandı ve aynı hızda başka bir dünyaya geçti...
Yeşil Irmak kıyısında oturmuşlardı Orhan'la,arada bir çay yudumlayıp-çekirdek çıtlatıyorlardı.Uzun bir yolculuğu çıkacağını söylediği andan beri Orhan'ın canı sıkılmıştı."Gitmesen Nihan,sanki bir şey olacak gibi,canımız yanacak,belki beklediğin tadı alamayacaksın,korkuyorum!""Niye öyle düşünüyorsun Orhan?Ölüm mü var sonunda?Doğu Expresi'nin korkuna sebep olacak bir olayı yok." "Ne bileyim Nihan,içime karabulutlar çöktü,korku çöktü,yanıyor kalbim..." "Rahatla canım,dönüşte sana Kars kazı getiririm.gülümsedi.Orhan,Nihan'a baktı,gözlerinin derinliğine düştü adeta.Hafif kıvırcık-parlak siyah saçlarının bitiminde başlayan güneş görmemiş yüzünde,iki parlak karanlık kuyu gibi duran gözlerine düştü.Baktığı gözlerin sade rengi değildi kara olan,o rengin arkasında şiddetle patlayan bir ateş topu görüyordu,korkusuna sebep olan ateş topu. " Nihan,hiç olmayanın olacağından korkuyorum.Bilemiyorum;bir kaza,bir sabotaj,bir terör olayı...korkuyorum;ayrılmak kaybetmek değildi ama...ama...korkuyorum." "Birer çay daha içelim mi?Veda çayımız olacak korkularına göre,bence normaln çay.Eski eşlerin çayı." "Birer daha değil,çok içelim,tren kaçacak kadar."
Yağmur,Murteza ve Neslihan geldiler,üzgün bir halleri vardı "Anne,gitmesen!?" "Ya hu,n'oluyor sizlere?..Orhan'la başladı,sizlerle devam ediyor,birazdan torunlar gelecek aynı istekle diye korkuyorum." Aile,bu geziden vazgeçmesi için ağız birliği etmişlerdi.Birazdan kalkacak treni kaçırması ve geziye gidememesi için nasılda çaba harcıyorlardı.İçindeki gezi isteğinin baskın haline rağmen, "Acaba?.." diyecek duruma eğriliyor gibiydi.Bir an önce burdan ayrılmazsa-burda kalacaktı."Ben kalkıyorum!" dedi,hızlıca doğruldu...
Düşecek gibi oldu,yatağın kenarına tutundu,trendeydi."Oh bee!..Rüyaymış!"Tableti aldı, "Türküler"i açtı,yanına koyup tekrar uzandı." Hayırlı yolculuklar Azizem.Yolun açık,gönlün hoş olsun.Ben de buradayım,Salacak'tan önce burada demlenelim.Belki bu son yolculuğum,dönüşü olmayan güzel bir yolculuk olacak.Biz keyfimize bakalım,liseden bu tarafa geçmeden gidelim bu yolu." "Fırat,Fırat...oh,ne güzel sürpriz.Gerçi,bu yola eş zamanlı çıkacağımızı söylemiştin fakat,göremeyince gelmeyeceğini düşünmüştüm." "Son yolculuğumuz diyorum Azizem,illaki burda olacaktım.Ayrı gerçeklikleri aynı duygularla yaşadık,aynı yolu son kez yürüyeceğiz,bırakır mıyım seni?!."Yine uyandı,saat 17.56 olmuştu ve trenden metalik sesler gelmeye başlamıştı.Tabletteki bir bildirim işareti dikkatini çekti,dokundu."...... Gazetesi;Ankara'dan bütün çıkışlar ve Ankara'ya bütün girişler durduruldu.İstihbarat birimlerinin elde ettiği bilgilere göre ulaşım araçları yoluyla çoklu patlamalar yapılacağı öğrenildi.Otobüs ve tren garlarında sıkı kontrol ve yoklamalar başladı..." Haber devam ediyordu.Trene bineli on dakika olmuştu,bu süre içinde iki rüya görmüş,bir kötü haber okumuştu. "Çocuklar rüyamda beni gerçekten uyarmış olabilirler mi?Olabilir mi böyle bir şey?.."Pencereden dışarı baktı,dışarda telaşla dolaşan jandarma ve polisler vardı.Bir polis komiseri elindeki megafonla vagonlara yöneldi " Değerli yolcularımız,alınan ihbar üzerine trende yoklama yapılacaktır.Panik yapmadan,seri bir şekilde treni boşaltmanızı rica ederiz..."Trenden yolcular kızgınlıkla inmeye başladılar.
17.59,şiddetli bir seri patlama oldu,patlamanın şiddetinden tüm gar ve etrafı sarsıldı.Binada önemli çökmeler olurken,trenin tüm vagonları hurdaya döndü.Çevredeki binalarda bile çatlamalar olmuş,tüm cam yapılar kırılmıştı.Peronlar insan parçalarıyla dolmuştu.Beton zeminden kanlar akıyor,ağır yaralanmış yolcular,polis ve jandarmaların inlemeleri toplu bir ağıt halini almıştı.Bütün halde ceset bulmak nerdeyse imkansızdı.Ağır yaralıların bile kopmuş uzuvları vardı sağda-solda.Patlamanın peşinden yangın başlamış,Ankara'nın gecesi,yakıtı içinde insan eti de olan alevlere teslim olmuştu.Aynı anda,AŞTİ'de ve şnsan hareketinin yoğun olduğu beş metro istasyonunda daha patlamalar olmuştu ve Ankara,zifiri karanlık bir geceye terörün alevleriyle başlamıştı.
Nihan,vagondan çıkmış,çatıyı tutan beton sütunlardan birinin ardına geçip-yaslanmıştı ki...hızla karşı sütuna savruldu.Çok şiddetli bir ses,kuvvetli bir ışık parlaması,bastığı yerin ani-hızlı yükselip çökmesi...Karşı sütuna önce sol yanı ve aynı anda kafası çarptı.Kafatasının içinde boş binada yankılanan ses misali döndü-durdu bir zonklama.Gözleri anında karardı,kulaklarında uğuldama başladı ve sıcak bir akıntı..."Sen mi geldin Nihan?"Orhan'ı görür gibi oldu ve tüm duyuları kayboldu.Beş dakika sonra bir AFAD mensubu,beyaz yüzü,ağzından ve kulaklarından akan kanın içinde kalmış,yüzüstü yatan düşmüş bir kadının yanına geldi,nabzına baktı,yakında ki arkadaşlarına seslendi "Burda,yaşıyor,çabuk olun!"
&&&&&&&&& &&&&&&&&&
20-Şubat-2025,Üsküdar/Salacak. Saat 18.30
KızKulesi'nin karşısında kayalıklarda oturan adam, birden irkildi,kalbine aniden saplanan bıçağın acısıyla kıvrandı.Gözlerine hücum eden yaşlara,bu irkilmeye,kalbinin bu kadar şiddetli sıkışmasına anlam veremedi.Dakika bile geçmeden tüm varlığını kaplayan bir bunalım teslim aldı.Kalbi sıkışıyor,kulakları çınlıyor,gözleri yanıyor ve ağzı kuruyordu..."Nihan,Nihaan,Azizem!.."Gözlerine hakim olamıyor-ağlıyor,diline hakim olamıyor "Nihan,Nihaan!.." diye sayıklıyordu adeta.Az geride bekleyen polis ekibinin telsiz konuşmalarını rüyada gibi duydu "Ankara'da eş zamanlı şiddetli patlamalar oldu.Çok sayıda ölü var.Binlerce yaralı ve ağır yaralı..."
&&&&&&&&&& &&&&&&&&&
21-Şubat-2025 Ankara Şehir Hastahanesi/yoğun bakım
Yağmur kapıda bekliyordu,doktorun çıkışını ve annesinin durumunu öğrenmek istiyordu.Dün akşam haberleri dinleyince annelerini aramışlar-ısrarlı ve uzun aramaları sonuçsuz kalınca,Murteza ve Neslihan'la beraber hemen yola çıkmışlardı ve sabah olmadan AFAD'a ulaşıp,kimlik üzerinden yapılan sorgulamada,Nihan'ın Şehir Hastahanesi'nde yoğun bakımda ve ağır yaralı olduğunu öğrenmişlerdi.Sabahtan öğlene kadar güvenilir bilgi verebilecek kimseyi bulamamışlardı.Kızamamışlardı da;ortalık çok yoğun hareketliydi,kendileriyle aynı durumda yüzlerce kişi ve aynı telaşka çabalıyorlardı.
Saat 14.00'deNihan'ın olduğu bölümün kapısı açıldı,orta yaşlarda bir doktor çıktı ve doğruca Yağmur'a yöneldi."Nihan hanımın yakınısınız galiba?" "Evet,annemin durumu nedir doktor bey?" "Ağır yaralanmış,bilinci kapalı,vücudundaki kemiklerin çoğu kırık.Kafatasında çatlak var.Daha kesin birşey söyleyecek durumda değiliz.İki günde ancak daha çok ve detaylı bilgiye ulaşabiliriz.Geçmiş olsun.Bir haftadan önce görüştüremeyşz-bu konuda da uyaralım."
"Ah anne..." dedi Yağmur,Neslihan'ın tüm vücudu sarsılıyor ama hiç sesi çıkmıyordu.Murteza,elbiseden ibaretti;ne birşey duyabiliyor,ne düşünebiliyor,ne ağlayabiliyordu.Tüm sinir sistemi çökmüştü.
&&&&&&&& &&&&&&&&
Aynı anda yedi yerde patlama olmuş,binyüz kişi ölmüş,binlerce kişi ağır,daha fazlası orta ve hafif yaralanmıştı.Ertesi gün İstanbul'da benzer patlamalar olmadan önlenmiş,bir siyasi partinin teşkikat binalarında Ankara'daki patlamanın failleri-yanlarında c4 patlayıcılarla yakalanmışlardı.
&&&&&& &&&&&
İki ay sonra Tokat'a Üniversite hastahanesine sevkedildiğinde kırık kemiklerin hemen hepsi iyileşmişti.Kafatasındaki çatlak kemiğin beyne baskısı,özellikle duyma ve konuşma yetilerini etkilemişti;zor ve az duyuyor,konuşamıyor,koku alamıyordu.Zor da olsa yürüyebiliyordu ancak,çabuk yoruluyordu.Çabuk doyuyor,acıkması çok uzun sürüyordu.Adeta,hüzünle yoğrularak yeniden yaratılmıştı.Görünür/anlamlı sebep yokken ağlıyor,sessizce ve uzunca ağlıyordu.Patlamadan sonra güldüğü,tebessüm ettiği görülmemişti.
Neslihan,gözlerinin içine baktı Nihan'ın,uzunca baktı,baktı ve tebessüm etti.Nihan'ın gözleri hafifce kısıldı,bir ışık gelip-geçti o kara renklerden.Dudakları kımıldadı incecik,Neslihan'ın ellerine dokundu yavaşca.Bu,bir çocuğun sıcacık dokunuşuydu.Yağmur,onları izlemiş,olanlar içinde sıcacık esintilere sebep olmuştu.Murteza "Annem iyi olacak!" diye mırıldandı,sevinçle dolarak.
20-Şubat-2026
Nihan daha rahat yürüyor,daha geç yoruluyor,yemeği daha düzenli,çay istiyor bardakları göstererek.Tek-tük konur gibi oluyor.Tebessüm etmesi belirgin.
Üç sene sonra en uzun cümlesini kurdu Nihan "Ölmüş.Yoksa gelirdi,çay içecektik!"
İç âleminde yoğun duyguların, hasret, korku ve gelgitleri olan melankolik bir insanın, acıklı hikâyesini etkileyici bir duyguyla yazıya dökmüşsün, etkilendim. Tebrik ederim.Daha tren garına gelince kötü birşeylerin olacağını anlıyor insan okurken, hissi kablel vukû bu olsa gerek, yakınlarının çabaları kazâ ve kaderin önüne geçemedi mâlesef. Ne diyelim olacak olur, Allah kavuştursun Nihan'ı beklediğine. Hüseyin kardeşim, değerli ve anlamlı hikâye ve şiirlerinden istifâde ediyorum, güzel duygulara kapılıyorum. Hikâye, şiir, analiz, ve yorumların kitaplaşsa daha fazla kitleler istifade etse güzel olurdu. Muvafakiyetler ve devâmı diliyorum
YanıtlaSilÇay, yol ve türküler...
YanıtlaSilBir bekleyenin olmalı,
Sen kendinden vazgeçsende;
Senden vazgeçmeyen N F K
Aklıma geldi... Öylesine