Kayıtlar

Ekim, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AĞAÇ

1998 site girişindeki çeşmenin önünde betonu kırdık,bir metrekare bir alan ve bir metre derinlikte kazdık.Önce bir ıhlamur diktik,kökleri zayıf,uzun süre susuz kalmış bir ıhlamur.İki ay sonra söküp attık,tutmayacağı anlaşılmıştı.Bir çınar aldık ve onu diktik.Beş cm.çaplı gövdesi,iki metre boyu vardı.Kürt Mehmet(Çelik) "Lan gavatlar,bu tutar!"demişti,tuttu.Hüseyin çavuşla beraber bir ağacımız olacaktı,oldu.Kürt Mehmet,Hüseyin çavuş ve ben,o çınarı suladık,büyüttük. Bu gün,sabah babamın hizmetini yaptıktan sonra evden çıktım.Küçük Çamlıca'ya gittim.Çamlıcalar 1996'dan itibaren 2021'e kadar oturduğum,düzenli bahçe işine başladığım,devletin karanlık tarafını bir cemaat/süleymancılar ve bir aile üzerinden gördüğüm yerdir.Büyük Çamlıca Tepesi ile oturduğum evin arası dört-beşyüz metre ancak vardı.Canım sıkıldıkca,dağları özledikce ve bir şehrin derununu görmek istedikce çıkardım.Belediye tesislerinde enfes simit çıkardı,katıksız yenilecek hatta,ekmeğin yanına katık yap...

LEYLA

Ben kendi çölünde gezen Leyla peşinde bir seyyah Peşinden gittiğim hayal-hayal ötesi bir penah. Bulursam, hayal biterse, gerçek doğarsa bu çölde Olaki geriye kalan olacaktır derin bir "Aah!" Kum tanelerince umut çöl sonsuzluğunca inat Yaklaştıkca uzaklaşan vahşi kısrak-deli bir at Çölde Leyla bir sonsuzluk ve Leyla'da tüm kâinat, Kim der ise yalan söyler "kâinatı sevmek günah!" Kızgın güneş altındayım bir cehennem öncesinde Cennet ki yanıbaşında Leyla'nın az ötesinde Gündüz serin gece ılık Leyla'nın her nefesinde Aramanın zevki ile duyduğum hazdır "Eyvallah!" Sevmek sonsuzca aramak-bulmak şartı olmaksızın Aşk ise tenin yanması kül olmaya kalmaksızın Leyla bir put,eğilirim lakin secde kılmaksızın Secde için eğildiğim O'nu da yaratan Allah. Benim çölümde yol yoktur,yordam yoktur,asıl yoktur Benim arayışım sonsuz mola yoktur fasıl yoktur Leyla'nın arayışındayım "Leyla nedir,nasıl?" yoktur Leyla gece,Leyla gündüz,Leyla beyaz, ...

NİHAN'A

Sevgili Nihan,aziz dost, "Nerden çıktı gecenin bu vakti kulaklarımın çınlaması?" dediği ni duyar gibiyim,ben anıyorum seni. Hasretle,delice,süresiz.Vakitsiz,daima ve herdem.Ondandır o çınlama.Kızma olur mu? Yatmıştım,kalktım,bir kahve yaptım,mutfak dolusu uğultumsu bir ses(sizlik),kımıldadıkca sesizliği tırmalayan sandalyenin gıcırtıları,dışardan yumuşak bir dalgalanmayla kapı aralığından dolan aşağıdaki yoldan geçen araba sesleri...Arada bir babamın duvarlarda gördüğü hayallere bağırması,bazan onlarla sohbetvari konuşması...böyle bir ortam. Canımda bir yangı,düşüncelerimin bir fişek gibi ve yivli bir namludan çıkıp kalbime saplanması...Başımı yastığa koyduğumda beynimde düşüncelerimin eyleme geçmesi "Nasıl böyle rahat yatıyorsun?Onbinlerce çocuk öldürülürken,hastahaneler,ambulanslar vurulurken,bir kız ailesince boğulur, iki yaşında bir kızçe tecavüze uğrayıp öldürülürken? Nasıl,nasıl?.."Uyuyamadım işte,kalktım ve sana sorsam "Ne yapabilirim?" Çoğunluk ...

KISACA

Günahımı bilmek kendimi bilmek Her türlü günahta kendimi bulmak O kadar naifim. Bir tüy misaliyim yürürüm suda Dünyalar gezerim derin uykuda O kadar hafifim. Dahaca haberin vermeden hazan Bilirim istemez koparım daldan O kadar arifim. En izbe yerini gördüm gönlümün Yaşarken tadını duydum ölümün O kadar kâşifim. Hissedince dostu iki kanatla Uçarak giderim dört nala atla O kadar zarifim. Etten kemiktenim,canlı cesedim Yaşamaya yoktur hiç cesaretim "O kadar..." herifim.

Hikâyem

Suları sulara serdim kuruttum Bir tatlı hayalin elinden tuttum Bir ömür hayırdır diye avuttum Aynada aksime sözüm geçmedi Dünyada kimseye nazım geçmedi. Dağlar misli ateş damla misli su Ölümle yarışan derin bir uyku "Ya yangınım söner ise?!" korkusu Gözlerin bir zalım güneş çölümde Bazan diriliş gizlidir ölümde.