NİHAN'A
Sevgili Nihan,aziz dost,
"Nerden çıktı gecenin bu vakti kulaklarımın çınlaması?" dediği
ni duyar gibiyim,ben anıyorum seni.
Hasretle,delice,süresiz.Vakitsiz,daima ve herdem.Ondandır o çınlama.Kızma olur mu?
Yatmıştım,kalktım,bir kahve yaptım,mutfak dolusu uğultumsu bir ses(sizlik),kımıldadıkca sesizliği tırmalayan sandalyenin gıcırtıları,dışardan yumuşak bir dalgalanmayla kapı aralığından dolan aşağıdaki yoldan geçen araba sesleri...Arada bir babamın duvarlarda gördüğü hayallere bağırması,bazan onlarla sohbetvari konuşması...böyle bir ortam.
Canımda bir yangı,düşüncelerimin bir fişek gibi ve yivli bir namludan çıkıp kalbime saplanması...Başımı yastığa koyduğumda beynimde düşüncelerimin eyleme geçmesi "Nasıl böyle rahat yatıyorsun?Onbinlerce çocuk öldürülürken,hastahaneler,ambulanslar vurulurken,bir kız ailesince boğulur, iki yaşında bir kızçe tecavüze uğrayıp öldürülürken?
Nasıl,nasıl?.."Uyuyamadım işte,kalktım ve sana sorsam "Ne yapabilirim?"
Çoğunluk "Ne yapabilirim?.." diyor.Gerçekten ne yapmak istediğini bilmek için değil ya da yapacak bir şey gösterilsin isteğiyle sormuyor elbette,sorumluluktan kaçmak içindir bu "ben ne yapabilirim(ki)?"
Ben "Ne yapabilirim?"e cevaben "Buğz edebilirim" diyecekken "Dilimle yapmalıyım önce..." geliyor aklıma.Evet,dilimle bir şeyler yapabilirim;bu öldürmeleri bağırarak dünyaya duyurabilirim,çevreme duyurabilirim.Tekrar tekrar bağırarak alışıklık kazanılan zulme karşı bir kin uyandırabilirim."Elimle de bir şeyler yapabilirim,bildiri dağıtabilir,pankart asabilirim.Öldürmek için kalkan eli tutup bükebilirim.Zalime bir taş atabilirim hatta,imkânı zorlayıp bir kurşun sıkabilirim."
"Yok yapamam,içimden kin tutmam yeter!" Niye?Çünkü,fiili hareketlerin fiili sonuçları olur.Bağırırsam,taş hele kurşun atarsam ceza alabilirim.Mahpusa düşüp çol-çocuğumun rızkına engel olurum.Adli sicilim bozulur,iş bulamam.Yok,ben namazlardan sonra beddua edeyim,Kur-an'dan lanetleyen ayetleri okuyup,zalimlerin helakına dair hadisleri hatırlayayım.Ya Rabbim,o zalimleri kahret!Onları cehenneminde yak!diye el açayım "
Aziz dost,yarenim,
Kalktım,kahve yaptım ve putlarımı memnun etme gailesindeyim.Korku putumu,rızık putumu,kendimi tatmin putumu...Tatmin olmuyor doymuyorlar.Onlara heceler veriyorum onlar sayfalar istiyorlar.Hele korku putum,nasıl bahaneler uyduruyor, nasıl iştahlı ve nasıl semirmiş...durmadan istiyor.
Bir tacizciye engelleyici "şiddet" uyguladım diyelim,yarın mahlemede suçlu çıkmam yüksek ihtimal.bir siyasiye hakaretinden dolayı aynıyla mukabelede bulundum,kesin ceza alırım.Evim barkım berbat olur.
Yahudinin zulmünden dengem bozuldu yahudilere kızıp, öfkemi üzerlerine boca ettim,kesin özgürlüğüm kısıtlanır.Korku putuma sadıkane ve huşu içinde ibadet için bahaneler uydurmaktayım belki gerçeklik budur azizem.Zira,bahanelerim dediğim şey,eşimin,çocuklarımın,kardeşlerimin,arkadaşlarımın "dostlarım"ın da "Tek sen mi kaldın?Hapise düşersen bu ailenin hali ne olur?" yollu gösterdikleri realite galiba.
Aah Nihan,
Ne bu realist bahaneler,ne çabalasam dahi sonuçsuz kalacağı yüksek ihtimali,rahatsızlığımı gideremiyor.Dışımdaki sükunet ve olanı ikrara karşın, içimden içime koca alevlerle yanmaktayım.İnsan olmanın ağırlığı-insan kalamamanın ağırlığına ekleniyor.Ve,ben koca cüce eziliyorum bu ağırlığın altında.
Bir tanıdığın aracılığıyla iyi bir hatip ve tanınmış bir hocanın evine gitmiştim buhranlarıma çare ümidiyle.Kapıdan girince "Selamunaleyküm hocam,müstakbel müntehir Hüseyin..."demiştim Hoca önce anlamamış,anladığında "Bir daha tekrarlar mısın?" "Müstakbel müntehir..." demiştim yine."Öyle söyleme kardeşim,ne demek intihar?!" Çok önceden görmüştüm insanın ölümden çok korktuğunu,o evde de gördüm.Sonnyıllarda da anladım ki büyüklere ölüm yakışmıyor,ölüm çocuklara,masumlara çok yakışıyor.Bu yakışma bana yakışmıyor,bana ağır geliyor.Çocuklara,kadınlara,sağa-sola sığınanlara yakıştırılan ölüm bana işkence oluyor,yastığımda diken,yatağımda yılan,yorganımda akrep oluyor.Ayağım ayakkabımdan kan taşırıyor,yemeğim boğazımı yırtıyor,lokma ağzımda köz olarak dönüyor.
Gerçekcilik/realizm bir korkaklar sığınağı ve bu sığınak sığınanlarına yetmiyor artık."Bir avuç" cesur,diğergam,ahlaklı ve kutsal sahibi insan var ve onların hatırına dönüyor,yaşıyor dünya ve insanlık."İnsanlık" dediğimde zaten o "Bir avuç" insandan müteşekkil.Kalan milyarlar elbise-et ve kemik;suya atsan kirlenir,ite versen yemez.
Aah sevgili,aziz dost,
"İnsanlık"intihar etmiş bu gerçeklik sayılıyor "insan" tek'inin intiharı günah,aklım almıyor!Mesela "zaten insanlık ölmüş,yaşayacağın bir değer kalmamış,istikbali yakın tut kardeşim!" deseydi o hoca daha doğru olurdu.Bu kadar ölünün,bu kadar yıkılmış hayallerin,boğazında ip darağacında umutların olduğu bir dünyada intihar çok doğal olmalı,bir gereksinim."Niye o çocuklar öldürülürken,o çocuklar kuru ekmek bulamayıp açlıktan ölürken sesin o kadar kısıktı,sofranda on çeşit yiyecek vardı?" şeklinde bir soruya cevap vermektense "Benim verdiğim canı niye sen aldın?" şeklinde bir soruya cevap vermek daha insanidir herhalde.
"Dili yok kalbimin ondan ne kadar bi'zarım?" Tam olarak halime tercümandır.Konuştuğumda ukala,gösterişci,sustuğumda kabullenenim.Bu "insan"un düşebileceği en derin kuyudur.
Nihan,
Bir gün,nasip olsa Yeşil ırmak kıyısında otursak,çay içip çekirdek çıtlasak.Sussak,sussak,sussak.Kainatın kalp atışlarını duysak,Gıjgıj'da mırıldanan ağaçları,Gümbet'te söğütlerin ferah gölgesini,Kemkez'de çiçekli düzlüklerde oynaşan koyun-kuzuları.Çekirdek çıtlatıp çay içsek,ben dertlerimi döksem ırmağa,sen mutluluklarını saçsan göklere...Sonra,şiirlerime kızsan,fikirlerime küfretsen,yaşamadığım inancımdan dolayı kınasan...çok ihtiyacım var tüm ağırlığı şefkati ve hıncıyla yaralarıma basıp iltihaplarımı patlatacak bir dosta.Konuşmaya,konuşarak eyleme bilenmeye,eyleme mukabil tecziye yahut ecrine.İhtiyacım var Nihan,inzivaya çekilemiyorsam inzivaya itilmeye.Ruhumun isyanını taşırmaya,aklımın bağlarını kırıp korku putlarını kırmaya,kalbimi teslimiyet ovalarında koşturmaya.Yeşil ırmak kıyısında oturup seninle,en derin susuşa,en anlamlı kelama,en samimi şiiri yaşamaya.
Azizem,
Sana yazmıyor kendimle konuşuyorum,sen dinliyorsun.Senin benimle hurufat üzerinden konuşacağını bekliyorum,bu benim mağaradaki arkadaşımdan beklentimdir.Senin çok cömert olduğunu,Nisan yağmuru gibi bereketli yağacağını biliyor ve iştiha ile,hasretle bekliyorum.
Selam aziz dost,
Muhabbetle mahbubum.
Yorumlar
Yorum Gönder