Kayıtlar

Özgürlük Filosu/greate thunberg

Şu fotoğraftaki hatun kişi Greata Thunberg,bir aktivist,hızlı bir lgbt savunucusu.Madleen özgürlük filosu gemisinde.lgbt'li olduğuna inandığım ve kızdığım gibi,o gemide oluşunun bir samimiyete dayandığına ve beyanına da inanıyorum.O gemide olmak uç noktada bir ahlaki zirvedir. İmdi,pür tesettürlü,az tesettürlü,tesettürsüz,tesettürsüz ama kalbi temiz bacılarım/cuma namazlı,arasıra namazlı,namazsız,inancını hiç sorgulamamış mümin kardeşlerim-iki cinsinde çoğunluğu bu kız için şiddetle çemkirecekler.Onların "Müslümanım" demesi onları Allah nezdinde tartışmasız kılıyor ya,bir lgbt'li Gazze yolcusuna afkurmak hakkını da veriyor herhalde! Yok,din tüccarı ve ticareti de cehennem olan kardeşim,o lgbt'li "ibne" hatun benim için benden daha ahlaklı.Ahlak ve adaletin olmadığı yerde din de olmayacağına-olsa da boş bir avuntu olacağına göre ikimizden de daha dindar. Hülasa,biz lak lak ederken 12 ADAM rahatımıza şöyle bir dokundular,keyfimizi bozdul...

SOKAKTA...

Bir ben varım sokakta,bir de serin-soğuk yel Herkes uykuda hâlâ sanki tüm sokak ölü. "Hadi bana gel!" diyor işaret ile bir el "Gidelim bir mechule geriye kalan yolu." "Ne sen buralardasın,ne bu insanlar senden, Yalnızlık budur işte,bekliyorum gelirsen." Sonra içime çöken derin,acı bir yokluk Kendimden uzaklara sonu gelmez yolculuk. Sessizlik...duyuyorum kalbimin feryadını Mezarvari sokakta bir mezarlık tadını. Duygularım kalbimden aklım başımdan uzak Kaçıyorum sokaktan hızla uzaklaşarak. Bir bayram sabahının duygusuz,heyecansız Sokağında bir hayal gibiyim cansız,kansız Kafamı boşaltacak olsam ölü sokağa Mahalle tutuşacak alevsiz ve dumansız. Aç-ölümü bekleyen çocuklar etrafımda Gözlerime bakarak benimle yürüyorlar. Ve bombalar düşüyor ve mermiler yağıyor Seyrediyorum,öyle sessizce ölüyorlar. Bu bayram sabahında bu mezarlık sokakta Türkistan'da esaret Gazze'de ölüm gördüm Canı kendinden menkul et-kemik bedenimde Uykuda kurbanlıklar-bir sokak öl...

TOKAT'TA GECE

05/25/2015 Gece,saat 23-30 Tokat'ta Yeşil Irmak kenarı...1 liralık çekirdekle "onlarca" liralık mutluluk devşirmişim.Tokat'ta geçen 4 kısa yıldan hasılat olarak geçmişime yazılmış çoook "uzun"mutlulukların gecenin karanlığına baskın/upuzun gölgeleri altında çay-cıgara düetinde,serin esintilerin hatıraların ateşini alırcasına okşayıp geçişinde geçiveren silüetler izlemişim... Yeşil Irmak uysalca akıyor,üzerinde oynaşan şehrin ışıklarını yıkayarak.Ses çıkarmıyor,etrafında "bir ilkbahar gecesinin tadını çıkaran!"insanlara umarsız...O insanlarda bu uysal akışa,bu aşinasi oldukları/ve iyice kanıksayıp varlığını bile unuttukları bu akışa umarsız.Ve insanlar;gecenin ritmine uygun birazcıkta "romantik" müzik eşliğinde demlenip tütüyorlar,çekirdek "çıt,"ırtılarının geceye karışıp kayboluşlarında. Bu gece,şehrin ışıkları Yeşil Irmağın sularında yıkanır,çay buruk bir tadı damağa bırakıp giderken bir podyumdan geçis yapan manken...

S.SÜREYYA ÖNDER

3 Mayıs 2015 S.Süreyya ÖNDER vefat etti.Dünyaya vefası-dünyanın vefası bu kadarmış.Geçenlerde bir yutub kanalında "Küllü nefsün zaikatül mevt." ayetini terennüm etmişti.Terennümü şahsı için vaki oldu ve gitti.Kimine göre "cehennemin dibine kadar" kimine göre "Allah'ın rahmet.."ne belki.Gitti işte. Rahatsız olduğunu duyduğumda üzülmüştüm,hemde çok.Ne,ne olduğunu düşünerek,ne kim olduğunu düşünerek,ne ne kadar pkk'lı olduğunu-olmadığını düşünerek.Üzülmüştüm işte,bir güzellik,daha çok olması gerekirken az olanlardan biri daha etkisizleşmiş olduğunu da düşünememiştim,üzülmüştüm.Kalbim kalbi gibi duraksadı birden,sonra burkuldu,sonra acıdı "İyileşir inşa'llah..." dedim.Refikam "pkk'lı değil miydi o?"dedi halimi görünce "pkk'lıydı."dedim."Niye üzülüyorsun ki?" "Aklımın işi değil bu üzüntü hatun,kalbimin hüznü...kalb,kalbi duyar.Kalbim,O'nun kalbinin sesini duymuş,o seste ortak bir nefes bulmuş ...

YALNIZLIK

"Babamı salonda, alçak bir koltukta, başını eğmiş otururken buldum. “Üzgün müsün baba?” dedim ona. Başını kaldırdı, gözlerimin içine baktı ve “hayır, yalnızım” diye yanıt verdi. Hiç unutmadım bunu..." Albert Camus'un kızı Catherine Yalnızlık...bazan iradi bir kendine/kendinde yolculuk,bazan bir iteklenme/ötelenme,bazan hepsidir. Bir parkta saatlerce oturup kimseyle istememek,çökmüş içini sağlam duruyor görünen dışınla saklamak yalnızlıktır. Bir evde her odada elinde telefonla meşgul aile bireyleriyle iki laf edememek yalnızlıktır. Uzaktaki birini kalbinde taşırken,yakınlardakilerin kalbinin açık kapısını görmemeleri yalnızlıktır. Caddeler-sokaklar dolusu insanın içinde sürtünmeden,çarpışmadan,tebessümsüz asık suratla akıp gitmek yalnızlıktır. Gökten ferahlık,sudan serinlik,topraktan genişlik almadan yaşamak yalnızlıktır. Sofradaki ayrı tabaklar,yataktaki ayrı yastıklar yalnızlıktır. Yan yana dururken araya giren ve ölçülemeyen mesafeler yalnızlıktır.

AİDİYETSİZLİK

Pisikolog sordu, -Kendini ait hissettiğin bir yer,şey,kişi? -Yok,dedim.Sonra düşündüm "yok"dediğim kadar aidiyetsiz miyim? Sabah kalktım,sırtımda dünya,aklımda öldürülem mazlumlar,kalbim bir mengenede...çok kötü bir uyanış,aklımla kalbimin alevlerinde yanış.Hemen ölsem rahat edeceğim,daha fazla suç ve günah işlemekten kurtulacağım.Ümit Yaşar olmaktan O'nun oğlu gibi olmak bazan bir çıkış yolu geliyor,aklıma da kalbime de. Aşamadığım bir sıkıntı,kişisel halim,yaşadığım dünya,aynı inançta olduğum insan yığınları.Hepsi sıkıntı.Sanki,bütün ölümlerden,yokluklardan,sömürülerden ben sorumluyum.Gazze'de,D.Türkistan'da...öldürülmeler benim suçum.Onlar ölürken ateşli kin beslemek,havaya çığlıklar atmak ciddiyetsizlik geliyor bana,iki yüzlü ve korkak,varlığı ile yokluğu düşman için anlamsız bir varlığım.Suçlusu olduğum zulümler için yaşamımda bir değişiklik gerçekte yok.Kızıyorum sadece.Allah'a havale ediyorum,Allah'ın bana yüklediğini. Aidiyet hissetme...

ANA-BABAM

"Kuru hayal fani dünya boş imiş." Mahzuni ŞERİF Kuru bir resim kaldı ve birde kuru babam Ne hayatın manası ne hayata merhabam "Dün" diyeceğim kadar çabuk geçti zamanım Ne gönlüm ne başımdan eksilmedi dumanım. İlkbahar az yaşadık yaz,güz,kış geçti yıllar Zaman geldi ayrıldı bile yürünen yollar. Zinav'da,Yurtyeri'nde geçen güzel günlerin Şimdi zemheri gibi hatırası "dünler"in İçimi donduruyor gözümü yaşartıyor Ne tamam kurutuyor ne tamam yeşertiyor. Anamla Zinav'daki geçen günler anılıp Bir pişmanlık narında kül olası yanılıp Nadiren bile olsa "Keşke..." demekte varmış Varken hissedilmezse...gittiğinde yakarmış. Bir resmi çıkıverir bir sürü anı ile Alır götürür senden duran zamanı bile Yurtyeri'nde bulursun kendini bir ilkbahar Elekçi Dağı daha yeni gonca yapraklar. Kuzeyden bir yel eser ilkbahara değerek Bir garip hüzün yağar üzülmeye ne gerek. Kıllıca,Hasanbalı,Kiresbi adım adım... Elekçi Dağı'nı çook...