MİNİBÜS
Toplu taşıma deyince çoğu insan "İııh!" der,sevmez,nefret eder.Hemen herkes kıçını yumuşacık bir koltuğa yayarak yolculuk etmek ister hatta,boş yollardan hızlıca kayıp gitmek.Ön/kelebek camları açıp kolunuda biraz dışarı çıkarıp,avucunu rüzgâra tutup parmaklarını açıp rüzgârın parmaklarının arasından geçişinden zevk alır.Bazan kafacışını dışarı çıkarıp rüzgârın saçlarını savurması hoşuna gider.Fakaat,öyle olmaz genelde,bir belediye otobüsü,bir halk otobüsü ya da bir minibüs bu hayalleri de taşır,bir ironi gibi.
Been....ben, toplu (ya da topsuz) taşımayı severim.Her haliyle İstanbul'u sevdiğim gibi.Kalabalık otobüsleri,kapının iki yanından asılarak kıçını dışarıya salarak ancak binilen minibüsleri de dahil.Zamanında gelsin yeter.En uzun yolculuk dört saat sürer,ömrün geçtiği dünyada dört saatte geçer,geçiyor.Ha,birde bir binek otoda işe gidip gelerek trafik yoğunluğunun asıl müsebbibi olanlar var "Efendim,bu şehirde yaşanmaz.Böyle trafik mi olur?"Beğenmiyorsan bu şehri git memleketine,sana yalvaran mı var?Olmazsan şehir eksik mi kalacak?Trafikten şikayetci olacağına her gün yolda dört metreyi kapatma,toplu taşıma kullan,trafiğe faydan olsun.Mecbur olanlar dışındakiler özel otolarını kullanıp ortama afkuracaklarına otobüs,metrobüs,metroyu kullansalar trafik daha rahat olur.Amma,beyefendinin mabadı avam içinde rahat edemiyor,ter kokusunu sevmiyor,tabi gaz çıkaran öküzlerde var(dır).
Ben seviyorum toplu taşı(n)mayı.Her ne kadar kurbanlık büyükbaş taşınıyormuş gibi bir görüntü olsa da...olsun."İnsan düşünen hayvandır." savını doğruluyoruz belki aynı zamanda,ne kadar ilmi bir yolculuk şekli gördün mü?Sen-mabadı değerli bey/hanımefendi,hem trafiği kalabalıklaştırıyor,hem bundan dolayı kabalaşıyorsun,hem ilmi hiç bir anlamın yok.
Neyse,gelelim yazının başlığı minibüse.
Hafta iki,üç gün Samandıra-Ortadağ'dan Kartal-Via-port minibüsüne binip işe gidiyorum,sabah 05-41/42'de geliyor,bir bayanla beraber biniyoruz.İçerde iki-üç kişi bizden önce binen var.Selamlaşıyoruz,hal hatır soruyoruz-soruyorlar.Hiç yabancılık duygusuna kapılmadan,garipsemeden.İki durak sonra bir kişi,bir durak sonra iki bayan daha biniyor.Bunlar sabit yolcular.Şoför Cumali abi de sabit.Kişinin bindiği yere gelindiğinde kişi orda yoksa birazcık bekleniyor...
Minibüsün eski yolcuları vatsap grubu kurmuşlar.Kim hasta,kim gelemiyecek,kimin sorunu var halleşiyorlar.Bir önceki gün gel(e)meyen haber de veremediyse arıyorlar ya da ertesi gün hesaba çekiyorlar "Ya hu,bir haber ver,yazamıyorsan birine yazdır.Telefon et,merak ettik!" Evliliklerden,küslüklerden,ölümlerden...herşeyden haberdar ediyorlar birbirlerini.Bir öğretmen hanımefendi var sabah Cumali abiye sitem ediyor "Yaa Cumali abi,hâlâ gruba almamışsın,beni niye dışlıyorsun?"Cumali abi bir minibüs şoförü değil adeta insanın ilk mükemmel örneği.Bir cam gibi ince,zarif ve de kibar.Her binenle ilgileniyor.
Sabahları özellikle on dakika erken geliyorum bineceğim yere.Geçmişte kalsa da bugüne sarkmış bir duyguyu yaşamak için,mutlu olunan yeri-şeyi-ortamı beklemek/geldiğinde bir sürpriz olmuş gibi mutlu olmak için.Minibüsü uzakta görünce yaz tatilinin bitmek üzere olduğu ve Tokat'a gitme vaktinin yaklaştığı o günleri yaşarım.Birazdan gelip duracak,kapı açılacak ve içerde bekleyen gözle bile görülen,insanın tenine canlı dokunan o mutluluk dolu kucağa bırakacağım kendimi.Cumali abi ve diğer yolcular hal hatır soracaklar,kolaylık dileyecekler ve aynı hatta,daha fazla samimiyetle mukabele edeceğim.Otuz dolu dolu dakika yaşayacağım enfes bir ruh haliyle.Minibüsün donanımı,döşemesi,kapısı,penceresi bile farkında mutluluk taşıdığının,sanki koca bir tebessüm emojisi gibi bir şekil alıyor minibüs.Tekerleri yavaş dönüyor "Bitmesin yol,zaten kısa!"
Cumali abi en son beni bırakıyor,minibüs en son bana tebessüm ediyor.Yarın sabah yine bu havayı soluyacak olmanın umut ve hasretiyle işe başlıyorum.Okullar kapanınca Tokat'tan köye giderken,köyden Tokat'a dönmenin hasretiyle avunurdum "Bu tatil bitecek,ben yine Tokat'a geleceğim!" Ya hep Tokat'ta kalsaydım,ODTÜ'de özellikle yıllarca terörist sol fraksiyon mensubu yetiştirmek için kalanlar gibi.Ya da askerde kalabilseydim keşke!İkiside olmadı,bu minibüste kalabilir miyim acaba?Bu yolcularla uzayıp gidecek bir yolculuk,mutluluk bitmeden bitesiye bir ömrü oturtup yenilenmiş koltuklara ...Gazze'siz,chp'siz,sağsız-solsuz...
Toplu taşıma bir gelişmiş/esasında toplumda ölmüş burada dirilmiş bir kültürdür.Aynı binada,karşı karşıya dairelerde oturup selamsız-sabahsız ölüp giden insanlar,her sabah aynı araçla yapılan yolculuklarda zamanla akrabalıktan ileri ilişkiler geliştiriyorlar.Samandıra-Ortadağ'dan Bahçelievler'de bir siteye gittim altı ay.Aynı ortam vardı,gelmeyen soruluyor,gelenin hal-hatırı soruluyor,herkes tokalaşıyor...sanırım bu İstanbul'a has bir olgu.
İşte böyle,bir minibüs çok anlamlı olabiliyor.Bakınca yorgun,uykudan yeni kalkmış,biraz bıkmış insanlar taşınıyor sanılır sadece.Oysa,uykusundaki güzel rüyadan güzel bir ortama geçer bu minibüste insanlar.Yolculardan daha çok mutlu yüzler,tebessümlü gönüller taşıyor Cumali abinin minibüs.Ya sizin özel aracınızın yumuşacık koltuğunun kıçınıza verdiği rahat yüzünüzde tebessüm olabiliyor mu hiç?
Yorumlar
Yorum Gönder