YİRMİ8 YIL SONRA29 GÜN
1996'da maaşlı bahçe bakımında çalışmaya başladım ve 2024'e kadar bir kez yedi gün izin kullandım 2006 veya 2007'de idi sanırım.Onun dışında hep kullanmış göründüğüm izinler hep iş yerlerinde geçti.Maaşlı da olsa "İşime karışmayacaksınız,geliş gidiş saatlerime karışmayacaksınız.Sadece benden kaynaklanan kuruma,yanma,bozulmaları bana soracaksınız..."şartlarımdan dolayı işimde bir şekilde serbesttim.Haliyle,yıllık izin kullanmak ihtiyacım olmadı.Ne zaman bir mecburiyet yada keyfiyet bir yere gitmemi gerektirse "Ben ...kadar yokum." şeklinde bilgi vererek gittim.24 yıl boyunca işimden şikayet gelmedi ve olumsuz bir dönüş olmadı.Tüm yasal prosedürler tamamlandı ve emekli oldum,emekliliğimin dördüncü yılında maaşlı çalışmayı bıraktım ve 1996'dan sonra ilk kez uzun süreli köye gittim.Bu,ZİNAV'da,Yurtyeri'nde durduğumuz zamanlardan sonra köyde geçirdiğim en güzel günler oldu.Hayalini kurduğum gezileri yapamadım,güzel günlerin gömülü olduğu mezarları ziyaret edemedim fakat,yine de güzel günler oldu.
Bu güzelliğin öncelikli sebebi köyde akşamları gezecek arkadaşların çok olmasıydı.Hemen her akşam mezarlık başı-kale ardı yürüyüşü yapmanın tadını bolca tattım.
Köye geldiğimin ikinci günü Gelinciğin Kaya'ya gittim.Ressam Bob'un tuvaline işlediği Yariçi,göl resminin arka fonundan gelen su,rüzgâr,çekirge,kurbağa seslerinin oluşturduğu orkestrayı dinledim.Şakayıkların dökülüp tohuma durmuş çiçekleriyle birlikte seyrettim hayvan otlatırkenki günleri.Değirmenin önündeki düzlüklerin ormana dönüşmüş halinden zor seçebildim "mal gütme" arkadaşlarımı.Çayımı yudumlarken zorluk çektim boğazımda düğümlenen anıları aşırmakta.Ne çok insan-ne çok sevgili insan buralardan geçip gitti,anılarda tatlı ve hüzünlü izler bırakarak.
Elma Çalı'nın kuzey yüzünde ve yer yer her tarafta Güz rengini göstermeye başlamış."Son bahar sanat,diğerleri mevsim" sözü vücut bulmaya başlamış.Görünmez bir elin tabiat tuvalinde fırça darbeleri ufaktan canlanıyor,birazcık can sıkarak.Sonbahar bir ölüm sanatı seyredenler için.Yeşilin her tonu sarı'dan başlayıp değişiyor.Turuncu,kırmızı ve tonları fırçadan tuvale düşüyor.
Gündüzleri çalıştık,akşamları gezdim,eskiden olduğu gibi.Akşamları Salih'i çağırırdım ve çıkardık beraber,mezarlık başı-kale ardı "yapardık."
İlk günlerimde Salih vardı köyde.Sonra Mehmet (Er) geldi.Mustafa ve Cengiz (Altun) varlardı,Durmuş geldi,Baki (Karayaka) geldi ve Dursun (Çetin)Sezgin hafta sonları köydeydi,sonra çok gelenler oldu.Ve,ilk defa köyü böyle gezecek arkadaş bolluğuyla gördüm.Yeni Yol'da akşam turları yaptık,konuştuk,gülüştük,sustuk.Ahmet (Dursun) geldi ve Ahmetle bir akşam çaysız-çorbasız göle gittik.Sonra çay yaptırıp tekrar saat 22.00 gibi göle gidip 23.30'a kadar oturduk,gecenin sesini dinledik.
Dursun,Baki,Salih'le Perşembe'ye gittik,dönüşte yüksek bir tepeye çıktık,manzara güzeldi,büyülü bir güzel.Kaleye çıktık,Baki bağlamayı konuşturdu biraz,az peltek konuşsa da bağlamanın sesi hüzünlüydü.
Kırk iki yıl sonra Belenbeli'ye gittim,oradan Kuşkayası'na (Tahtacuk) geçtim.Termosum yanımdaydı elbette,cıgaram,Gencebay'ım,türküler.Nohut beklediğimiz günlerden ve o yerlerden pek iz kalmamış."Ben ağayım,ben paşayım!" diyenler ekip-biçmeyince boş tarlalar viran olmuş.
Durmuş'un ATV'siyle dolaştık,Yurtyeri,İnkaya dibi,Kapaklı "yaptık." güzel bir yapım oldu.Akşamları evin önünde yemek yeyip çaylandık.Amin ile gezinti yaptık.
Baki gezdirdi bizi arabasıyla,Reşadiye'nin kuzey köylerini."Bir dahaki sefer güney sınırlarını,Alevi köylerini..." diyerek
Çok güzel oldu bu köy ziyareti.
Ola ki bu son gelişimdir,muhtemeldir ki böyle uzun gelemiyeceğim bir daha.Ailemin köyde olması ayrı bir güzellikti."Karadutum çatalkaram,çingenem!" Amine'min,oğulcuğum Selim'in ,bir harika şiir Rüveyda'mın köyde olması ayrı bir rayiha oldu.
Evin alt tarafı duvarını ve alt tarafa bir balkon yaptık,geceleri cennete açılan kapı gibi oldu.Sazak dağlarının puslar ardındaki silüetinde ateş böceği gibi ışıkları seyretmek,o karanlık maviye bulaşmış efsunun koynuna atılmak cennete açılmak gibi...
28 yıl sonra 29 gün bağımlı bir azatlık yaşadım.Hayatın hitamesi gibi oldu sanki.
Bu güzellikte katkısı olan,
Tahsin ağabeyime,
Aileme
Salih'e
Durmuş'a
Baki'ye,
Sezgin'e
Ahmet'e,
Mehmet'e
Dursun'a...
Kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Tekrarı nasip olur mu bilmem.
İster miyim?Elbette.
Yorumlar
Yorum Gönder