HÜZÜNLÜ BİR RESİM

(Bu resim 13 Şubat 2023'te instadan alındı.) Bu resim üzerine, 6 kıta 11'lik ölçüyle, 1 kıta 14'lük ölçüyle şiir yazmışım.Yahut,resimde öyle bir tılsım ya da ilham verici "duruş" varki yazdrmış.İçinde son İlbahardan,ilk koşa kadar olan zamanı taşıyan...sızılar,iç geçirmeler,pişmanlıklar,göz yaşıyla demlenmiş tebessümi görüntelemiş on resim...ya da şahit olunulan hayat bir antoloji çıkarır ortaya.14'lük şiirleri "döktürecek" 7,9 ve 11'lik şiirleri sağanak edecek bir resim.Çoğunuza göre "Bir resim işte!" Çoooğunuz benim gibi bakamıyor,göremiyorsunuz.Ben de sizin gibi göremiyorum,sizin bakışınızdan istemiyorum. "Sen bu kadına aşık olmuşsun!" diyor bir arkadaş ve "aşk"ın ne kadar ucuz,apışarası,kısacık ömürlü olduğuna olan inancımı tahkim ediyor.Ben SEVERİM,bir resmi,insanı,vakıayı,davayı.Aşk'ın tarifini beraber çalıştığımız ve çoğunuzun tanıdığı birinin diliyle yapayım "Ya hu Hüseyin,nemize lazım bizim dava-mava,benimkisi suyunan ekmek eti ete sürtmek!" Sonucu olan gusl abdesti için harcayacağı suyun hesabını da yapardı.Evet,eti ete sürtmek aşktır,sevme duygusunun orda yeri yoktur. Bu resim,sevginin yıkılışını,gözden yıkarak düşenin ardından bakışı,boşlukta dağılışı uyandırdı bende.Melankolik ruhuma dokundu ve "yaralarımı" sızlattı.Bilmezsiniz,bu sızı can yakarken,zor duyulacak miktarda huzurla işlenmiş mutlulukta veriyor,12-14 ayar altın gibi;ne tam bakır ne tam altın. O efsunlu bakışların alanında bir yerdeyim,bundan eminim.Yoksa bu kadar ilham verecek bakış düşmedi ruhuma. O gözlerden kopmuş damladayım ve bundan eminim,hiç bir düşmede bu kadar yumuşak çarpmalardan böyle tatlı acılar duymamıştım. Bir alıntıyla, "Ben hangi yaprağın ince hüznüyüm Sonbahar kokuyor avuçlarımda." Diyerek şiirleri bloga geçiyorum. Kaç Yusuf'u attılar o hüzün kuyusuna, Kaç Züleyha mündemiç o efsunun içinde? Bakışların ılık bir zemheri buz keserken, Kervanı da çekiyor bu efsunun içine. Ipılık bir lodos bakışlarında Çıldırmış dalgalar mavi gözünde. Şiddetli bir yağmur düşmek üzere Bulutlar dolaşır şimdi yüzünde. Bir afet yaşamış göz bebeklerin Hâlâ yıkıntılar durur içinde. Bu sonu belirsiz beklemeklerin Ateşi içini vurur içinde. Hatıralar dolu uzak bir şehrin Issız kalmış sokakları gözlerin. Koca bir boşluğu taşımaktalar. Yüzündeki derin pusun altında Hüzün çökmüş gözlerinin tahtında Sonbahar yelleri eser bahtında Bakışlarındaki yıkık hayaller Kalbi yaraları taşımaktalar. Siren seslerinin ta derinlerden Göklere çıktığı bir şehir gibi Bir damla yaş olup düşer didenden Hüzünler taşıyan bir nehir gibi Bu gözlerde sanki yıkık bir dünya Bir kâbus görmüşler-korkunç bir rüya Ve hiç dalmamışlar hoş bir hülyaya Gülmek yasak gibi,gülmek kir gibi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR