İşe Giderken
1-60-70cm boyunda gök ekinler,ılık bir yel esiyor,taze başaklar eğik,dalgalanıyor Aşağı Ahbunluk bütünüyle.Boza çalan yeşil ve sade yeşil peş peşe dalgalar.Mahallenin hemen tüm çocukları Kadı'nın davum ağacına doğru koşuyoruz,Kapadokya'nın yılkı yavruları gibi.
Bir ses,bir dokunuş "Dayı,son durak!"Kadıköy'e gelmişiz.
2-"İkimiz bir fidanııın
Güller açan dalıyız."
Karoğgilin ordan bırakıyoruz kızakları,Cerrah'ın bakkalın merdivene çarpmadan keskin bir sola dönüş yapıp Vayısgilin ordan İslamgilin eski evin önünden geçiyoruz Kirenden yapılmış kızaklarımızla,şarkıda bizim gibi son anda bir yerler çarpmaktan sıyrılarak yayılıyor sokağa "Sen benimle-ben seninle,
Bu hayatı yaşamalıyız."Aynı dörtlüğü canı gönülden tekrar tekrar saçıyoruz buz tutmuş sokaklara,morarmış dudaklarımızdan.
"Dayı,Eminönü,burası son!"
Kurşun gibi ağır göz kapaklarım,'70'lerin sonlarından kalktım zoraki,hâlâ on yılların ağırlığı üzerimde,zamanın pişmanlıkları aklımda,ölü sevgiler kalbimde...
Geçmiş geçip gitmemiş,çıkıp çıkıp geliyor
Kurtulamıyor "insan" bence zayıf olunca,
Dün bir kurşun oluyor uykuları deliyor;
Hatıralar takılıp aklımı çelmeliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder