ELLİBEŞ YIL

"Yaş elli beş yolun sonu eder."
Akıl dün'e,kalp gidene
Beden geldiği toprağa gider.
Gözlerde fer,dizde derman
Hayaller,umutlar gider.
Bir anarşiydi yaşadığım
Ömür diye taşıdığım,
Ümitlerim yeşerdi yer yer
Ondört Mart altmış sekiz
Yükü taşımaya başladığım
Eze eze geçen seneler.

Başım dumanlı dağım;yağmur bende,kar bende,
Gözügöze göstermez kesif sisler var bende,
Yüzüm yaşlı gösterir oysa dünyayla bağım
Adem'den daha eski,daha ihtiyar bende.

Geçiyorum zamanın içinden
Zaman içimden geçiyor
Aklımı,kalbimi,herşeyimi
Beden kadehinden içiyor.
Bir gök ekinim dünyada
Zaman kör bir tırpanla
Acımasızca biçiyor.
Giden tarih oluyor
Kalan hikâye anlatıcısı
Ellibeş yıl örümcek ağı
Ellibeş yıl yaşama yalancısı
Ellibeş yıl "Olmak!" sancısı
Bu gün geldiğim yer
Derin bir yokluk durağı.

İntiharlar denemiş,ölüm yalazlarında
Çiğ kalmayı "başarmış!" garip bir hikâyem var.
Aklımda sonu gelmez ve sessiz karanlıklar,
Gidenlerden bırakıt acı ayazlarında
Yorgun bekleyişlerle geçip giden baharlar...

"Ellibeş yıl bir sürgün
Ellibeş yıl tek bir gün
Etmez!" dediğim oldu.
El attığım her çare
Çözülmez düğüm oldu.
Nasıl temiz sevdiğim
Hayalini kurunca
Bir ateşe değdiğim
Yandığım düğün oldu.
"Ondört Mart altmış sekiz
Hüseyin'in doğumu"
Yazılmış sarı yaprak
Babamın yazısı bu.
Ellibeş yıl yürüdüm
İfadesiz bir surat
Ve yaşamak korkusu
Korkulardan bir sırat
Korkular binbir çeşit;
Sevmek ve sevilmemek
Kaçmak ve gidememek,
Saklanmak,ayan olmak,
Gizlemek ve bilinmek
Akıl ergen,kalp reşit
Her dem arafta kalmak
Ellibeş yıl sonunda
Yaşayan toprak olmak
Nice zor,nasıl basit

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR