Mevsim/ağlarken

Mevsimin gözü doymuş gönlü dolmuş,kalmak istemiyor artık;yapraklarını alıp dallardan-dallara son bir öpücük kondurup gidiyor.Oturmuşum masaya,çayım önümde,tv.de Gulşen Kutlu içli bir türkü söylüyor,dışarda ağıtsı geçişi mevsimin,kalbime dokunan bir son güz "Elveda"sı-kışın ilk " Merhaba"sı.Elimde olmadan gözlerim doluyor-ağlıyorum.Neye-neden?..bilmiyorum.Sadece ağlamak geliyor içimden.Hıçkırıklarla boğulurcasına,nefes almakta zorluk çekerek ağlamak,ağlamak,ağlamak.Sebebi yok-söyledim,ağlamak "birşeyleri düzeltecek mi?" hayır!Düzelecek kadar hafif bozulma değildir yaşamım-daha/çok daha ilerisi.Herhangi bir bozulmanın düzeleceği tek durum var;toprağın kucaklaması. Orta ikide bu sabahki halin benzeri şikayet ile doktora/pisikiyatri bölümüne gitmiştim,Tokat'ta."Şikayetin?" demişti doktor/"Durup-dururken ağlamak isteğiyle doluyorum hocam" demiştim.Öyleydi;derste,gezerken,gecenin bir yarısı boğazımda düğümlenmiş hıçkırıklarla boğuşurdum.Çoğunlukla izbe bir köşeye çekilir-tüm vücudum sarsılarak ağlardım.Bazı sorular sormuştu doktor ve çoğuna vereceğim cevabım yoktu.Verdiğim cevaplar ve veremediğim/vermediğim cevaplara doktorun cevabı otuz küsur sakinleştirici/yatıştırıcı "iğne" olmuştu.O iğnelerin devamı yaklaşık kırk yıl sonra EEG sonucu verilen "epilepsi" raporları oldu."Kendinize zarar verebilirsiniz" demişti "özel bir sağlık kuruluşu" doktoru/"devlet doktoru" da bunu teyit etmişti. Mevsimin gözü doymuş-gönlü dolmuş,yapraklarını da alıp dallara son bir öpücük kondurup gitme hazırlığında.Büyük Çamlıca'ya bakınca "Az sonra kar bastırır!" gibi geliyor.Gözlerimde hissettiğim ise "Az sonra sağanak yağacak." Gözümden kalbime düşecek damlalar ve düştüğü yeri aşındıracak;kalbim daha bir incelecek.Daha duyarlı olacak "sevgisiz sıcaklıklar"a-soğuk sevgiymiş gibiliklere." Seviyorum!" denilemeden biten konuşmaların ağırlığı daha çok çökecek o nazenin kalbime bu yaşlardan sonra.Her gözyaşı damlası eritecek kalbimi-yıllardır olduğu gibi.Sahi,ben niye bu kadar ağlamak isteğiyle beraber yaşıyorum?Bir hastalık mıdır bu?"Yalnızlık,anlaşılamamak" duygusunun bir itkisi midir?Neyimi anlayacaklar?Neyi anlatamıyorum?Kendimi kendime mi hapsediyorum?Cevabı hep "Bilmiyorum!" olan sorular. Mevsim gidiyor;yaprağını,sıcağını alarak.Ben kalıyorum;hepsi yıkılan ve altında kalıp-soğuğunda donduğum hayallerimle.Basit bedellerle gerçekleşebilecek "ucuz hayaller"in yıkılışı basit olmuyor tersine;etkisi zati ağırlığından fazla oluyor.Hayata tutunduğum tendonları yıpratıyor.Gitsem gidemiyorum/kalıyor ve hep yıkılışlar seyrediyorum/"yıkılışlarım"ı.Ne kadar karamsarım değil mi?Ne kadar " olduğundan fazla" duyumsuyorum acaba olanları?..Her yerdeki her güz ve renkleri benim bulutlarımı çoğaltır,umutlarımı zayıflatır.Yağmurum hazırdır soğuk fırtınalar eşliğinde yağmaya.Güneşim hep o bulutların ardında gizlenir.Soğuk-zayıf bir gün ışığında geçer ömrüm-güneşimin kuvvetli ve sıcak ışıklarından uzak.Alıştım ömrün bu rengine,kırk yıldır.Alışamadı etrafım-ailem.Her soruya net cevaplar beklediler,ben bir kaos iken.Alamadıkları her cevapla biraz daha soğudular gibi,belki haklılarda."Haklılar" çünkü;toplum net cevaplara odaklı,flu alanları,oynak cevapları yada cevapsızlığı sevmiyor.Cevapsız/istenen cevabı veremeyen kişi "boş,gereksiz,olmasa daha iyi olur!" kişidir.Her şeyin sınırı vardır toplumda,esneme payını sevmez.Her kişi esnemeyi özelinde sever,başkasında "birşeyler saklıyor" olarak kabul eder.Belki bundandır;mevsimleri de çizgilerle/periyodik olarak ayırmıştır.On iki ay/üçer aylık dört mevsim.Kış soğuk,ilkbahar ılık/sıcağımsı,yaz sıcak,sonbahar serin/soğuğumsu.Öyle kabul etmiş insan ve zamanın bir kısmında mevsimlerin kaos yaşayacağını "düşünmemiş." Mevsim,biraz geç başladı/geç kaldı gibi toparlanıp gitmekte yada,insanın kabulüne inat yavaştan alıyor.Anadolu'da ormanlar yeni rengarenk/renkahenk oldu.Çok az yere kar "düştü." Yıllar-yıllar evvel bu vakitlere çoğu yere kar çoktan düşmüştü,haliyle yapraklar çoktan rüzgara teslim/toprağa dahil olmuştu.Mevsim,insanın beklentisine kontra oynuyor,net davranmıyor.Böyle olması gerekiyordur herhalde yoksa,mevsimi yöneten bilmiyor olamaz.Ve insan mevsimin bu davranışına binlerce sebep uyduruyor,diyemiyor ki;" Bilmiyorum!Benim kabulüm yanlış olabilir.Mevsimin Sahibi daha iyi biliyordur." Mevsim toplanmış gidiyor,ben kalıyorum.Kırk yılın birikmiş soğuklarının üzerine bu mevsimin soğuğunu da koyarak ve gözlerimdeki her mevsim hazır yağmurlara teslim olarak.Ilık ilk/sonbahar yağmurlarınca düşecek iri damlalar göz kapaklarımın ardında beklemekteler.Hep ordalar,düşmek için sebep aramıyorlar.Bazan bir gülüşü,bazan bir hüznü ıslatıp yumuşatıyorlar ve gelecek bir bıkkınlığa yer hazırlıyorlar.Ömür çeperlerine çokta istemeyerek tutunduğum tendonları eritiyorlar az az.Bir gün bu göz yağmurlarının seline kapılıp gideceğim;yapraklarımı alıp,dallarıma bir veda busesi kondurmadan.Kimi "zaten boştu;üç-beş lakırtı etti,hoş bir sada bıraktığını sanıyor." diyecek.Kimi "Biraz hoştu,sadası da fena değildi.Kalsaydı;kuyusunda ölmeden boğulmaya devam edecek-çekecekti." diyecek,BİLMİYORUM. Orta ikide otuz küsur sakinleştirici iğne yediğimde zaten mevsimim güze dönmüştü önceden.Doktorun bahar getirme çabası akim kaldı ve güzüm sabit kaldı.Hatta,kışa evrildiğim zamanlar oldu,zemheriye,karakışa.Her mevsimle hep güze geçtim.Hazan kapladı üstüste varlığımı."Bir zaman sonra" hazan bir yaşama halini aldı,onsuz anlamsızlaştığımı anladım.En şen kahkahalarımın yanıbaşında hüznüm alesta bekledi.Hüznünde güldüğünü/kahkahalar attığını yaşayarak gördüm.Sonbaharın,gelecek kışın yolunu açarken ormanlardaki renk cümbüşü,ılık rüzgarlarla insanı celbedip kışı daha az duyumsattığı gibi. Mevsim gidiyor,ben kalıyorum.Hazanıma bir hazan daha katıyorum,gözlerim hazır ılık sonbahar yağmurlarını yağdırmaya;gözlerim zaten hep yağmura hazır.Sebepsiz,bir duygu itimi,bir insan tahriki olmadan yağmaya.Yapraklar sararıp/günler kısalıp düşmeye,rüzgar dalları öperek geçmeye...Dün bilmediğimi bugün de bilmiyorum.Niye ağladığımı,gülmenin hakkım olup-olmadığını,yaşamak için ne sebebim/ölmek için hazır olup-olmadığımı bilmiyorum.Mevsimce geçsem-geçip gitsem mi/zamanca değişerek(-değişebilir miyim?) kalsam mı?BİLMİYORUM!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR