Karanlığa dair

Karanlığı severim,aydınlığı sevdiğim kadar. "...kadar." ama gibi değil.Karanlığı dediğim gecedir.Gece dendiğinde aklına karanlık gelmeyen kaç kişi vardır aranızda?..İlk değilse ikincidir aklınıza geliş sırası. Karanlığın en güzel tarafı,yanıma türküler alıp yola çıkmamdır.Bazan gerçek bir yola çıkarım-içimdeki yolun başıdır o yol.Bedenim yer üstünde,aklım ve kalbim/genelde kalbim ötelerde yürür.Aklımla aram pek yok-belki aklım yok,bilmiyorum.Kalbim tutar elimden,bazan bir hüzün denizine,bazan göz yaşı ülkesine,bazan bunalımlar diyarına götürür.Gecenin rengi kaplar içimi,yıldızlarım o vakitler daha parlak olur.Gerçekte de öyle olmaz mı?Bir şehirde,büyük şehirde,köyde,dağbaşında aynı parlamaz yıldızlar.İnsanlar şehirleri ışığa boğdukları için yıldızlar şehirlere küskün gibidirler.Gürültüden,keşmekeşten kaçıp gecenin karanlığına saklanırlar sanki. Gece yaklaştıkca yol yaklaşır/yol yaklaştıkca gözlerimde yaş hazırlanır,kalbimde sızı,bir kendine yolculuk hazırlığı başlar.Karanlığın ayak sesidir bu hazırlık.Bugün burda kalır artık, yarına kadar.Ben,alırım başımı çekilirim kabuğuma,kabuğumun gökyüzünde yıldızlarımın altında çıkarım yola.Yıldızların ışığında belirir cehreler/bastırılarak çizilmiş kağıttan silindikten sonra kalan izlerce...Kimi pişmanlıkları,kimi umudu,kimi sevdayı,kimi nefreti temsilen belirirler.Pişmanlık ve nefret temsilcisi kalıntıları bir kez daha silerim/silmekle silinmeyeceklerini bilerek.Umut çizgilerini de çok sevmem/her umudumun sonunda daha çok pişmanlık çizgilerim oldu.Ne umduklarımdan bulduğum/bulduklarım oldu,ne bulduklarım umutlarım sonucu beklediklerimdi. Sevda/sevgi...ah ne silinmez/silmekten imtina ettiğim çizgimsin benim.Kabuğum dolusu gökyüzümün yıldızları bir seni görünür kılabilseler...Göz yaşlarım sen nedenli yağmurlaşsa,hüznüm hep senden beslense...umut yitimlerim senden olsa,pişmanlıklarım senin toprağında yeşerse. Karanlık kabul kadardır.Ama olup görenler vardır;yıldızları göz kapakları ardındadır onların/gördüklerine inanılmaz fakat görürler işte.Gözü açık olupta kendini göremeyen nice "insan" vardır!..Hep sairi görürler.Onlar kabuksuz,göksüz,yıldızsız kimselerdir.Onların hiç karanlıkları olmaz/gündüz ve uyku insanlarıdır onlar.Onların türküsü de yoktur,yolları da.Hiç yürümezler-içlerinde yol/yollar geçirip/onları o yollara düşürecek bir sevgileri,göz yaşıyla yıkayacakları bir kalpleri yoktur.Sert,düzenli,birikim sahibi,müktesabatları boğazlarıyla mabatları arasından ibaret "insanlardır."Akşam tv.leri vardır;haberleri,filmleri,sabah setvisleri,işleri,evleri...onlar içlerinde bir yolculuk yapıp,sırtüstü uzanıp hayal zeminine yıldızları seyredemezler. Karanlığı aydınlık kadar severim,aydınlık gibi değil.Sathi ve cebren bir sevgidir aydınlığa olan sevgim.Kalbi asil bir sevgidir karanlığa olan sevgim.Kalbimin ritmi değişir karanlıkta/karanlıkla.Gözlerime çöker karanlık,içimde yollar açar.Yollar ki;sevdadan,kardelen açımlarından,güneşle yağan yağmurdan geçer.Sevgi ki;o yolların zemini,gözün nemi,dilin hüzünlü kelamatının eski bir bildiğidir. Karanlık içimin güneşi oldu hep.İş'te geçen gündüze inat.Yer üstüne yapılan yollarda çıktığım her yürüyüş içime uzadı ve iç'teki yollarda yürürken huzur buldum daima.Bir bağlamanın ağlamasına eşlik eden bir türkünün,göz yaşlarının göz kapaklarını zorlamasına sebep olduğunu gördüm her karanlıkta.Gece,hüzün hasat zamanıdır.Bundandır geceyi/karanlığı severim.Geceyi sevmemek için ne kadar aydınlığa ihtiyaç vardır,öyle bir aydınlık var mıdır? Gece,karanlık,yol,yıldızlar,hüzün...içine çekilip-kendinle savaşında güçlü olmak için iyi bir oluş sürecidir. H

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR