İSTANBUL'LA UYANMAK
Karac'oğlan balasına
Karşı durdum belasına
Bir güzelin sevdasına
Düşmeyenler bilmez imiş.
Karacoğlan "Lafı uzatmamış" doğrudan söylemiş söylenmesi gerekeni.
"Leyla'dan bir cefa gelse Mecnun'a
Tüm dünya zevkini bir yana iter."
Yada;
"Güzel çul da giyse olur ipek tül
Salınıp gezdikce göze hoş gelir."
Dizelerinde olduğunca;sevilenin hoş olmayan yanı,katlanılamayacak/katlanılmayacak ne kadar cefası olabilir ki?..
Adem'i yeryüzüne attıran Havva'ya olan sevgisi,yahudilere lanet ettiren dünya sevgisi, Yakub'a rüzgarlarda Yusuf'un kokusunu duyuran oğul sevgisi,Züleyha'yı kınatan...sevgi değil mi?İki duygu insanı kör yada görür kılar;sevgi ve nefret.Bu iki duygu kardeştir;yarın başına götüren ve ordan aşağı atan iki kardeş.
Neyse,kelamı yormamalı;sabah kalktığımda hiç yersiz,hiç nedensiz bu şehri sevdiğimi düşündüm,esasında bu sevgiyi anlatamayacağım şekilde ve tenime,canıma dokunurken duydum.Bloguma baktım, dört şiir yazdırmış bana kendisi için."Eskilerin deyimiyle" "Meletmiş!" Sabahın körü tümüyle İstanbul sevgisinin kuşatması altında,her bir zerrem muhasara edilmiş bir şekilde uyanmak;hoşuma gitti.Sevginden habersiz bir Leyla'yı yaşayarak uyanmak...harikulade uyanış.
Fidan gibi yada ne bileyim-çalı\çırpı gibi bir gençsindir;bir kızı seversin.Kavuşursun,cefasını görmez\sefasını çoğaltarak yaşarsın.Kızsan göstermez,sevgi ve muhabbetini sağanak sağanak yağdırırsın.Her hali hoş,her sözü meltem gelir.
Anne-babasındır;evladına tutkunsundur.O çok/hatta "herşey"dir.Derdini ondan çok yaşar,sevincinde uçarsın.O,en güzel/en yakışıklı,en dürüst,en iyidir.Kötü yanlarını görmek zordur.
İnsansın;dünyayı seversin.Sonraki bütün duyguların,fiillerin bu sevginin gölgesinde şekillenir.Bu öyle bir sevgidir ki;üstünde yaşadığın dünyanın altında ezildiğini dahi göremezsin.Bu öyle bir sevgidir ki;kalbinden aklından taşkın bir put olarak önünde gider ve farkında olamazsın.
Sevgi'dir bu;rab olur,mevla olur,efendi olur.İnsan sevdiği kadar insan olur/sevdiği kadar insanlıktan uzak olur.
" Kelamı yormamalı" demiştim ve İstanbul'la uyandığımdan bahsetmiştim değil mi?
Mecnun,çöllere düşmesine sebep olan Leyla sevgisinin Mevlayı bulduran sevgiye dönüşmesiyle "kurtulmuş"tu.Benim bu şehre duyduğum sevgi Mecnun'un sevgisinden fakat Mevlayı buldurur mu bilmem!Bu şehir hem çöl-hem Leyla.Bu şehir hem mümbit bir gülizar,hem güneşce aydınlık.Bu şehir gömleği binlerce kez arkadan yırtılacak Yusuf!Ben,o gömleğe dokunmaktan korkan Züleyha,her yerden/herhalukârda kokusunu alan Yakub!
Gürültüsü türkü,kalabalığı " dost meclisi" sıkışıklığı nefes alış,serbestliği sıradışı güzellik olan şehir...İçinden deniz geçen,havası tarih kokan,günbatımları ölüme diriliş,gün doğumlarında sihirli bir yenilik başlatan şehir.Kendisi dışındaki şehirlerin en güzel yanları onlardan çıkıp İstanbul'a gelen yollar olan şehir...Izdırapların da mutlulukların da anası şehir;bu sabah tenim gibi sarmalamışlığınla uyandım,mutlu oldum.Sevgimin ne kadar karşılığı olduğunu gördüm bu sabah.Belki "Şehir nasıl karşılık verir sevgiye!" diyenler olacak,hatta çoğunluk böyle düşünecek.Bu duyma "meselesi"dir; cebiyle,cinsellikle uyuşmuş kalplerin böylesi sevgi ve karşılığını duyması elbette olamaz.
Bu sabah seninle uyandım İstanbul;
Bir güzelin sevdasına düştüm ve biliyorum,
Leyla'msın benim;gadan-belan kalbim üstüne,
Çul giysen hoş/anadan ürya gezsen gönül sarhoş.Seni Yaratan-herşeyi sana güzel olacak şekilde yaratmış.
Seni Rüveydam gibi,
Seni Aminem gibi,
Seni öğüldüğün gibi seviyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder