Nihan'a mektuplar12 18/02/2025
Nihan'a mektuplar-12. 18/02/2025
Azizim,Fırat,
1987'de tanıştık-1987'de ayrıldık.Sen okulu bırakınca,görüşmemiz satırlara kaldı.Yaz tatilinde mektuplaştık tatilde ve okul açılınca mektuplaşmada kesildi.Kabul edeceğinden şüphem yok;sebebi sendin bu mektuplaşmanın kesilmesinin.Ve,mucizevi bir şekilde,otuz küsur yıl sonra satırlarda dirildi tanışıklığımız.Ben,okul bahçesinde ki o konuşmalarımızın tadını tekrar aldım.Buna çok ihtiyacım varmış,her yazdığında bunu daha canlı hissettim.Her yazdığımda aynı tadı aldığın konusunda hiç şüphe duymadım.Çünkü,ikimizinde,anlattığımızdan anladığım buydu.Eksik olan birşeylerimiz vardı ve bu eksikliği birbirimizin yazılarıyla-birbirimizde tamamladık.Okul bahçesinde,sevdiceğini anlattığın heyecanı,umutsuzluğu ve ilginçtir;o zaman ki içinde olduğun-bazan içine düştüğün boşluğu,yıllar sonra aynen yaşadığını gördüm.Şunu rahatlıkla yazayım sana;hala melankoliksin,biraz hasta bir ruhla yaşamak sana yakışıyor.
Okul bahçesinde seni dinleyen,sana sevginden dolayı hayranlık duyan,sana tavsiyelerde bulunan bende değişmiş değilim,satırlarda ki fotoğrafımdan görmüşsündür.Evliliklerimiz değişikliklerimiz lakin,ruha dokunmayan değişiklikler gibi.Çocuklarımız oldu,benim torunlarım...Evimiz,ocağımız,işimiz-gücümüz.Çok şeyimiz oldu belki,rahat bir kalbimiz,sakin bir aklımız olmadı sanırım.Sen,herhalukarda evliliğini devam ettirebilirken,ben boşandım,şimdi anlıyorum ki;yarım kalmışım.
Fırat,Sevgili Dostum,
Dört yıldır Orhan'ın yanına gidip-geliyorum,"hizmetini yapıyorum" bir miktar,konuşuyorum,o dinliyor.Konuşamıyor,fazla hareket edemiyor,evden çıkamıyor;kısmi felç vurdu-vurmuş.Tedaviler nispeten olumlu sonuç verdi fakat,hareket ve konuşması çok kısıtlı.Genellikle yalnız,bazan torunlar ve Neslihan yahut Fatıma ile gidiyoruz.Sinir sistemi hasar görmüş.Doktorlar,düşme sebebiyle diyorlar,bir doktor "ileri derecede stres hali ve uzunca bir dönem yaşamış.Takıntılı hali,düşme sonucu kafadan aldığı darbe ile birleşince,sinir sistemi hem fiziki,hem mesaj iletiminde zarar görmüş." Böylece,düştüğünü ve bunu bizden sakladığını öğrendim.Canım yandı Fırat,sanki sebebi benmişim gibi suçlu hissettim kendimi.O günden sonra,sıklıkla ziyaretine gittim.Lazım olanı yaptık,balkona çıkarıp çay içtik,Yeşilırmağın kıyısına götürüp dolaştırdım.Oturduk bazan saatlerce,pişmanlık duygusunu yaşadık ikimizde ve yaşadığımız şeyin farkında olarak.Her gittiğimde,hüzün ve mutluluğu birlikte yaşadım,ağladığım oldu.
FIRAT,
Orhan'ın hali hayatımda büyük bir değişikliğe sebeo oldu;çayla beraber sigara içmeye başkadım.O,sana yakıştıramadığım ama,bir hal tercümesi gibi gördüğüm sigara...artık dudaklarımla,her Orhan'ın yanına gittiğimde buluşuyor.Orhan,farketmiş,gözlerime baktı uzunca "biliyorum,benim yüzümden değil mi?" dercesine baktı,gözleri yaşardı,dudaklarını ısırdığını gördüm,ağladı.İnilti halinde bir ses çıktı,üç yıldır,ilk defa.İnilti de kayboldu sonra ve uzun süre ağladı.Sigara içmemin sebebi görüyor kendini,haklı!Ömrümün sonbaharında-yapraklarım dökülürken sigara içmek varmış,Orhan bahane olacakmış."Keşke" bahane bu kadar ağır olmasaydı.
Dört yıl ziyaretine-hizmetine gittim,üzüldüm,sevindim,içim karardı,huzur doldum.
Bir pazar sabahı/bir ay önce,gittim,kapıyı açıp girdim,adımımı kapıdan içeri attığımda flu bir boşluğa düştüm;her kapıdan girdiğimde duyduğum sesi duyamadım.Kapıdan girdiğimde yere vurulan dayağın çıkardığı ses gelmedi,bekledim bir-iki saniye,yine gelmedi.Devasa büyüklükte ve puslu bir yapıya girmişliğin ürpertisiyle irkildim,sesi duymadığım için korktum.Sessiz ev,evrensel bir büyüklüğe sahip oldu birden-sessiz ve yalnız olduğum bir büyüklük...O dayağın yere vurulma sesi "Hoş geldin özlediğim,heleki geldin!" anlamına geliyordu benim için.Korkuyla girdim içeri,Orhan yatıyordu ve göğüs kafesi hareketsizdi.Nefes almıyordu.Nefesim kesilerek yaklaştım,nabzına baktım,burnuna tuttum elimi,hayır;nabzı atmıyor,nefes almıyordu.Ölmüştü.
Herşey hiçleşti!Etrafım boşaldı,ayaklarım boşlukta kaldı,bedenim tuz-buz oldu-dağıldı.Kafama ellerimi götürdüğümde kafam yok olmuş-ellerim birleşmişti sanki!Ağzıma gtürdüğüm elim boşlukta düşmüştü.Başım,Orhan'ın dizlerinden kayarak yığıldım ayak uçlarına.Hiç hareket edemedim,nefes almakta zorlandım,gözlerimden sel akarken-boğazım kurudu."Bir zaman" öylece kaldım.Uzun-çok uzun dakikaların sonunda dizlerim üzerine kalkıp-bir kez daha nabzına baktım,kollarını kaldırıp bıraktım-düşüverdiler,nabız yoktu.Ölmüştü.Bitmişti çileli bir hikaye.Birazda benden alarak gitmişti Orhan.
Mürteza'dan başlayarak çocukları arayıp-durumu bildirdim.Polise bildirdik,savcılık,"derken"...ancak ertesi gün cenazeyi kaldırdık.Senin yaşamanı istemem FIRAT,ama,mezara benden de çok parça gömüldü.Topraktan çekip-çıkarmakta çok zorlandım kendimi.Tanıştığımız günden son ana kadar ki her saniyeyi tekrar yaşadım mezar başında.Savruldum,anılara çarptım,zamana çarptım,darmadağın oldum.
FIRAT,
Geçti;çocuklar,torunlar,ölümler,mutluluklar,kırıklıklar...geçti işte,baharın son olanı da geçmekte,yaprakların sonuncusu da daldan kopmak üzere,güneş daha solgun,günler;mutsuzken daha uzun,mutluyken bile daha kısa!Sigara gibi bitiyor ömür;zaman,çekip çekip üfürüyor mezara.Kül olup dökülüyoruz,izmarit gibi atılıyoruz bir boşluğa.
Epeyce kendime gelemedim...Irmak kıyısı mekanım oldu.Bu arada bir karar verdim;bir yolculuk yapmalıyım!Seninle aynı kararı verdim;Doğuexpresi ile bir yolculuk!
Bu Şubat'ın yirmisinde yolculuğa çıkıyorum.Onbeş gün içimde ki ateşi-Doğunun soğuğu/karı ile söndürmeye çalışacağım.Sonunda ne olur bilmiyorum ama;güzel olmasını umuyorum.Hislerim biraz buruk,pişmanlıkta var duygularımda.Verilmiş kararın rahminde büyüyen bir "vazgeçsem mi acaba?"da!Yinede gideceğim.Ailede bunun iyi geleceğini kabul ediyor.
"Dönüşü yok bu yolun!" denilse bile artık,
Gideceğim,yollara vurulmalıyım biraz.
Kalbim fazlaca yorgun-aklım çok kalabalık,
Daldan düştüm-yerlere sarılmalıyım biraz.
Yollara vurmalıyım kendimi ve yollara koyulacağım Fırat.Hiç bir şey değişmese de,bir şey katmış olacağım kendime.Sen ne zaman yola çıkacağını yazmamışsın,ne zaman bineceksin trene.Görüşebilir miyiz dersin!
Eğer,geziden dönersem ve dönersen,İstanbul'a ve sadece seninle çay ve muhabbet için gelmek gibi bir hayalim var Fırat,ne dersin?Lisenin bahçesinde-ders arasındaki gibi olmaz elbette ama,ömür ülkesinin sınırında ve sınırdışı edilmek üzereyken,oturup-geriye bakarak çay içeriz,birerde sigara yakarız,olur ki ben çalarım-sen vokallik yaparsın.Görenler "Ne sevgiymiş!" derler,bilmelerine gerek yok;birbirine muhtaç iki DOSTun kovulacakları ülkeye nanik yaptıklarını.Dua et,bu hayalimin/seninde şu andan itibaren hayalinin gerçekleşmesi için.Yolculuğumun ve yolculuğunun, bu hayalin gerçeklelmesine giden bir yol olması için dua edeceğim.
Azizim,Azizen;sevgi,saygı ve selamlarını gönderir.
Yorumlar
Yorum Gönder