Evlatla sohbet-3. 04/01/2019

      Yağmurlu,hem soğuk bir kış-Aralık günü.Hep -3'üncü kattayım.Sıkıntılı bir yer-bir zaman.Çalışılmadığında gün geçmek bilmiyor,uzuyor,esniyor ama geçmiyor sanki!Arada bir çıkıp dışarıyı turluyor, sonra tekrar "yerin içine" iniyorum.
       Oğul,
        Zamanla beraber ve zamanın içinden geçip gidiyoruz.Bu yolculukta;biz mezarda,zaman yine kendinde duruyor.Yani,zaman dairesel bir dönüşle hep kendinde duruyor/kalıyor,ona yapışan bizler savruluyoruz."Ne zaman"neresine tutunursak tutunalım,hareketimiz mezarda biraz duraksıyor.İnenler oluyor gözlerimizin önünde.
            04/01/2019
            Tam bir ay sonra yukardaki satırlardan,dışarda kavurucu bir kar-kış.Soğuk,içe işleyen,kör jiletle traş yapan kör berber gibi acıtıcı.Zaman döngüsünde dönmekteyim,hiç bir döngünün-dönüşün sonunda-sırasında "eski" de kalmış bir güzel anıma-hatırama rastlamadım.Ya hiç yaşamadım,ya hiç güzel an yaşamadım.Yoksa,niye olmasın,değil mi?Olsaydı da döndüğüm dairenin bir yerinde rastlamam lazımdı,"amaaan,neyse!"
            Evlat,
            Bu geçen zaman içinde hayatının en keskin noktalarından birini geçtin;askerlik.15 Aralık günü noktayı koyup geldin.Hayat,rahmetli Mıstık eniştemin deyimiyle "şimdi" ciddiyet kazandı,artık,selamı  alınacak-selam verilecek yeterliliğe ulaştın.Artık,"havaya uluma"-"......yapacam-.....edecem."zamanları geçti.Ne kadar "yapacam,edecem" dersen,o kadar kaçtığı zamanlar artık hayatın.Hemen-şimdi,en yakın noktasından yapışacaksın geleceğin/aç bir bebeğin anne göğsüne yapışması gibi/bugününü idame,yarınını ikame etmek için.
            Zaman döngüsünde güzel anılarıma rastlamadım dedim ya;çokca "keşke!"ye,bir miktar " tühh!"e,hatırı sayılır miktarda "şöyle yapsaydım" a denk geldim.Benimle hayata başlayıp "keşke"siz, " tüh!"süz, "şöyle yapsaydım!"sız yaşıtlarımla karşılaştım-karşılaşıyorum.Aramızdaki fark;benim kötülüğüm mü,onların akıllılığı mı bilemiyorum.Ben,"çıta" yı,haddimi-kapasitemi bilmeden yüksek tutmuşum sanki ve atlarken takılıp kafamın üstüne düşmüşüm.Yaşamım felç,hayallerim kırık-dökük,düştüğüm zemin cam kırıkları...kalkmak için hamle yaptıkca ellerim,dizlerim daha bir yaralanıyor,kanlar içinde aynı yere düşüyorum.Her hareketimde acılarım,eksilişim artıyor,her hareketimde;tekrar o çıtaya takılıp tekrar düşüyorum.Hayatım;zaman döngüsü içinde tekrarlanan düşme döngüsüne dönüştü.
            Sana öğüt verecek değilim evlat,sen de benden öğüt bekleme.Öğüte ihtiyacın varsa/ki herkesin bu ihtiyacı olabilir/benim hayatımın bildiğin kısmı;yapacakların-yapmaman gerekenler ve kaçacakların konusunda iyi bir öğüttür.Hiç bir öğüt,tavsiye,vaaz;yaşanmış bir olay kadar etkili,yol gösterici değildir,olamaz.En iyi öğretmen;yaşanmışlıktır ve hatta en iyi eğitmen.Eğer,"ne anlatıyorsun baba?!" dersen-diyeceksen;hiç birşey.Anlamak  bir "ihtiyactır" idrak edebilmektir."İhtiyacım yok!" diyen- diyebilen için ihtiyac uydurmam,idrak edemeyen için damar yolu gibi idrak yolu açamam.
            Evlat,
            "Bugün şöylesin oysa şöyle ol,olmalısın!" senin yaşında-çağında-birikim seviyendekiler için hakaretamiz bir önerme olur,itici ve aşağılayıcı algılanabilir.Algıların,hayatının sınır-sınırsızlık çizicileridir.Algıların,zaman döngüsüne bırakacağın anıların hazırlayıcısıdırlar.Algıların;duyduklarından,gördüklerinden,işittiklerinden,öğrendiklerinden hayatına biçim-durumlar üretirler.Yani,algıların hayatını oluşturur.Sana bir algılama-anlamlandırma biçimi  sunamam,tavsiye bile edemem ama;
            Evlat,ebeveyn ardıl(lar)ının ilk okuludur,ilk öğretmeni-ilk eğitmenidir.Ebeveynin kalitesi ardılın kalitesini belirler,onda kalıcı etkiler bırakır."Kumrular gibi" geçinen anne-babanın çocuklarındaki etkisi ile/devamlı kavgalı,çekişmeli anne-babanın etkisi aynı olmaz herhalde!Sevgi dolu bir evde büyüyen çocuk ile/sevgiden mahrum evde büyüyen çocuk aynı ruh haline sahip olamaz.Bu örneklemeler uzar gider evlat,"kısa keseyim"Senin için iyi bir öğretmen ve eğitmen olamam hatta;vasat biri bile olduğumu söyleyemem.Hele,maddeyle ilgim sözkonusu olduğunda,yanından bile geçilmemesi gereken biriyimdir,bilirsin.Biriktiremem,"akıllı harcayamam",cebim deliktir.Hani,yukarda bahsettiğim yaş-yoldaşlarım varya;hepsinin "maşallahı var." Kirada oturanı yok gibi.Sıktıklarında atm gibidir çoğu.Rahatlar,dünyalık dertleri benden çok ama rahatlar.Kıskanıyor muyum?hayır,imreniyor muyum?yine hayır!Haset ediyor muyum?yine hayır!Peki,niye onlardan bahsettim?
            Evlat,
            "Nerde,ne zaman" dünyadan yakınan,"dünya malı değil mi?" diye aşağılayarak maddeyi küçümseyen gördümse,arkasına bağladığı ellerinde "bi dünya dolusu dünyalık" tuttuğunu gördüm.Aşağıladığı,değersizleştirdiği şeyin altında ezilen kişiliksizliklerini riya dolu cila ile satmaları iğrençti.Böyle olmamalı evlat.Dünya malı güzeldir,hoştur,olmalıdır.Dünyanın malına sahip olmalı,dünyanın malı olmamalı.Evin olmalı,orta çapta aracın olmalı ve bunlara şükredecek imanın olmalı.Cebin delik olmamalı elbette ama,cebin ağzını da dikmemeli.Sırtında ceketin olmalı,ceket kokeysiyonun değil.Gömlek şarttır,gardrop ısraf.
            Mal çokluğu ile bağ çokluğu  birlikte gider.Ne kadar çok bağın varsa,huzurla aranda o kadar dağın olur.Het dağ,başına çıkarken de,üstünden aşarken de tüketir insanı.İnsanı,malın yokluğu da tüketir evlat;yoklukla çokluğun aradında ki düz'lükte olabilmeli insan.Kendine-ailesine yetmeli;arttığında da,az kaldığında da huzurla arasında yine daplar zuhur eder.
            Oğul,
            Öğüt deme,yaşadığımdır yazdığım,bir kısmı da gördüğün.Benim yaşadığımdan yaşantına,hayallerine,hedeflerine işaret taşları koyarsan sanırım rahat edersin.Ben,hiç kimsenin yaşantısından işaret almadığım için zorlu bir yol yürüdüğümü,bir yerden sonra o zorlukları size de yaşattığımı biliyorum."Aç-açık" bırakmadım ama,çokluk ile yokluk arasındaki düzlükte yaşatabilseydim daha iyi olurdu,değil mi?Yapamadım,aklım yetmedi,gücüm yetmedi,BEN YETEMEDİM.Senin de benim gibi olmanı istemem evlat zira,yetmediğinde;herkesin gücünün yettiği biri olunuyor.Yoluna yürümekten aciz kimse için tekmelik,konuşmakta yetersiz için sövmelik olunuyor.Hayatın,kısa anlar dışında "tadı-tuzu" kalmıyor.Sevinçlerin olduğunda yanıbsşında bir hüzün beliriyor,halini en unuttuğun an'da bir kahkaha atacak olsan gülüşüne pişmanlık bulaşıyor.Hayal kursan karanlık,umut etsen kör duvarlar çıkıyor önüne.
            Benim gibi olma oğul;pişmanlıklar biriktirme!Öyle bir hal oluyor ki;intihar bile "edemiyor" insan,beceremiyor ölmeyi."Koyup gideyim!"dediğimde,iki gün yatakta kaldım be oğul.Günahlarımı "altın vuruşla" bitirme çabam-teneke bir yaşamla devam etti."Kim bilir belki hayırlı buydu!" diyorum "becerebilseydim eğer,ne güzel unutulup gitmiştim!" cümlesini ek yaparak.
            Evlat,
            Muhtaç olmamanın geçtiği tek yönlü bir yol var;ihtiyaçlarını getirine göre belirlemen-ailenle-evinde zaman geçirmen,karnını şişirmemen.Yaptığında anlık olan,yaparken çok götürür.Haz aldığın herşey zamanından ve varlığından alır.Ne zaman,ne verdiğin döner.Dönüşü olan verilenin en iyisi mezardan sonra dönendir.Haddini aşmadan yapacağın maddi iyilikler hem ruhuna,hem öteki aleme güzel bir yatırımdır.Haddini aşmadan;"saçtı savurdu,sana mı kaldı garip-gureba" derler,savrulursun,güvenin,inancınla oynarlar.
            Gittiğimde iyi anmayabilirsin/anmayabilirsiniz evlat!"Buna dünya derler hepisi geçer/Hangi günü gördün,akşam olmamış!"der Kul Hüseyin adlı bir ozan.Benim dünyam da,günüm de akşama evrilmiştir.Bu,biyolojik değilse de,algılamam böyledir.Gam aldım yeterince şükür olsun,kâm alanların olsun.Kurduğum dünya ile yaşadığım ve gördüğüm dünya...hepsi farklıydı,arasında ezildiğim fark.Her hayalimde kırıldım,her umudum yorgunlukla azaldı.Mutlu etme çabalarım akim kaldı.Başımı koyacağım kucak hayaliyle taşlara koydum,canım yansa da diyebileceğim sözüm kalmamıştı;yaşantımla kaybetmiştim söz hakkımı.
            Bunlar,yakınmadan öte;olmamanı istediklerimdir.Zamana direnemezsin,olaylara-olacaklara yön verebilirsin.Kaderini çabanla-çabanı inanarak güzelleştirebilirsin.İhtiras sahibi olmadan hayatına sahip olabilirsin.İhtiras yada boşvermişlik,aynı boşluğa sürükler;mutsuzluk.
            Bitiriyorum evlat!Geç kalmadan/geç olmadan hayata sarıl. Ümitsizliğin,karamsarlığın sana sarılmasına izin verme.Dar zaman için kıyıya koy ama yığma.Her yığılanın yıkılma-yıkma gücü vardır.Gönlün zengin olsun,imkanın kadar.Kalbin zengin olsun;herkesi sevecek kadar,nefretin olsun;zalimle,zulümle savaşacak kadar.İmanın olsun;Allah'tan hakkıyla korkacak kadar.İlmihalin olsun;kisve sahiplerine kapılmayacak kadar.
            Evlat,
            Söz verdiğinde tut!
            İyiliğini unut!
            Elini sıkma ama sıkı tut!
            Aklını kullan,nefisle akıl arasındaki farkı bul.
            Kalbinle aklını birlikte büyüt.
            Evlat,
            Ben gibi olma!
         

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AİDİYETSİZLİK

TOKAT'TA GECE

ALZAYMIR