Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KAPI

Derin girişi olan kocaman bir kapıdan Günün yorgunluğuyla girilen koca oda Ufacık bir pencere loş ışıklı loş hayat On kişiden fazlaca oturulmuş sofrada Bakır bir koca sahan,sade çorba ortada Kaşık sallayanların kırışık yüzlerinde Pırıl pırıl tebessüm belirir gözlerinde. Kalın tahta kapının açılış gıcırtısı Ocakbaşından eve yayılmaktayken ısı Gözlerde derinlerden gelen tatlı bir uyku "Bu günde çok iş yaptık, şükür..."diye bir duygu. ....... Zaman o kapılardan girip-çıkan herkesi Uzaklara savurdu,kesti sesi,nefesi. O koca derin kapı şimdi öksüz ve yetim O kapıdan giripte sır olmaktır niyetim.

ESKİ EV

Ne hayatlar geldi geçti bakmayın viran halime, Dolu dolu kahkahalar çınladı duvarlarımda. Kaç bebek "merhaba!" dedi,kaç ölüm düştü elime Kaç genç başka yuvalara koştular rüzgârlarımla. Asude bir yalnızlığın kucağında bitiyorum Yaşlılarda yaşıyorum yenilerde yitiyorum Zaman beni eritiyor ben yasımı tutuyorum Kaç ömür yaza çıktılar erguvan baharlarımla.

ELLER

Dünde tomurcuk yaprak günahsız,kirlenmemiş İncecik bir cam gibi dokunsan kırılacak. Büyüdükce-dünyayı tuttukca,ihtirasla Demir pençeleriyle dünyaya sarılacak. Zaman törpüleyecek yaş kemale giderken Sıkı sıkı tutunup çok yol var varılacak. Yaşlanacak seninle beraberce hayaller Bir gün bomboş kalacak dünyayı tutan eller. Baktığında karmaşık bir yol gibi damarlar Dolaşıyor üstünde içinde kızıl karlar "Dün taze bir gül gibi bakmaktan zevk aldığım Ellerimdir ölümü anıp bakakaldığım." Ne ihtiras,ne dünya...tutamıyorlar artık Hayat ölüm aşına yoldaşlık eden katık. Ellerim!Aah ellerim!her baktığımda bana "Ölüm böyle geliyor!.." dedirtiyor "insana" İncelmiş bir derinin altında kan yolları Tükenmişliğin açık ayan-beyan yolları. Ne kadar uzun baksam kemik,deri ve damar Gördüğüm bunlar değil ardında bir mezar var.

SEVDA

Kalbimde bir sızı,koca bir boşluk Mecnun'la kıyası olmaz bir sevda Anlatmaya yetmez bunu serhoşluk Sahili,kıyısı olmaz bir sevda. Leyla sevilseydi sevildiğince Kimse övülmedi övüldüğünce Bir yarasın bende derin ve ince Lokman'dan da çare bulmaz bir sevda. Ne Ferhad Şirin'i sevdi bu kadar Ne Arzu'da Kamber için bu aşk var Ne ummanla kıyaslanır-ne dağlar Benzeri yok yeri dolmaz bir sevda. Miktarını ölçecek bir ölçü yok Yüreğimin kaldıracak gücü yok Gözlerinin,varlığının suçu yok Kabre gider burda kalmaz bir sevda. Hayalin,umudun, hayatın gözü Ateşi cehennem,cennet bir yüzü Dünyanın anlamı,ahretin cüzü Hayat bitse yaşar,ölmez bir sevda. Ne kadar anlatsam kelam yetersiz Parağraflar aciz,sayfalar fersiz Kalbinizce anlayın isterseniz "Eşsizim!" der şerik bilmez bir sevda.

BENİ...

Görmezden geliyorsun işkenceye bir son ver Kaşlarını yay yapıp kirpiğinle vur beni Ya kalbine göm beni ya dönüşsüz yol göster Seni unutturacak yer var ise sür beni. Mevsimimi zemheri eyleyip atma beni Karakışa,tipiye,doluya tutma beni Ara-sıra hatırla,tümden unutma beni Hatıratına sakla bazan bakıp gör beni Belki em'in olurum sızlarsa yaraların Düşüncelerin sıkar artarsa karaların Biçare olduğunda bildiğin çarelerin "Merhemimdir..." diyerek yüreğine sür beni. Bilmesine lüzum yok senden başka kimsenin Bir Allah'ın bildiği sırrın olayım senin Sayesine sığınam mihr-ü mah gözlerinin İpincecik kaplamış varlığın bir sır beni. Her baktığın aynada arkada bir hayalet Seni seyretmekteyim her dem böyle hayal et Unutmak mümkün değil,alışmaya cesaret Edemem,sırça gibi darmadağın kır beni. Attığın bu kuyudan çıkmak istiyor muyum? Sen attığın için mi böyle cennetsi kuyu'm? Ben kurak çöl misali sen hayat veren suyum, İster kurut ot gibi-ya hayata sar beni. Bir hayalin peş...

GÜNCE

İnsan topraktan yaratılmıştı değil mi?Ne çok insan gördüm incecik bir camdan yaratılmış.Bırak kızgın bakmayı,söz ile vurmayı üflesen kırılacak insanlar gördüm.Vurmayı,kırmayı bilmeyen,ibrişim parlaklığında, kadife yumuşaklığında, çölde su mesabesinde insanlar.Ve birde topraktan yaratıldığı gibi kalmamış çamur olmuş,balçık olmuş ve kırmanın sadist zevkiyle mest olan ruh hastaları.Bu hastaların cinsiyet ağırlığı yok,iki taraftanda hayatı zehir edecek kadar çoklar. Sol el parmak uçlarımda uyuşma oluyor saatler süren.Dizlerimde kemiklerin sürtünme sesini duyuyorum dersem yalan olmaz.Sol yanımdan bir bıçak sağlanırken akciğerlerimin üzerine tonlarca ağırlık çöküyor-aldığım nefesi acilen boşaltıyor.Sol ayak bileğim ve sol el bileğimin hareket kabiliyeti "gittikce" azalıyor.Zaman geçiyor,metabolizma eskiyor,eksiliyor ve ısrarla zorladığım ölüm yavaş bir çürümeyle geliyor. Kendimi biraz seküler,bazan deist,bazan "ala-bula gavur!" hissettiğim oluyor.Oturup bir ...