Huseyin FIRAT'ın Dünyasına Hoşgeldiniz...

"....bir de..."devrimcilik hastalığıyla arızalı "arkadaşlar?" var...sırtına haki ve kırışık mont giyince,pis sakal bırakınca,şarap-rakı içince,eski Birinci cıgarası olmadığından mecburen marlboro içince...kendini che guevera sanan emekci dostu "arkadaşlar..."1 Mayıslarda meydanlara bile gitmeyen,salakları gönderip polise dövdüren,alt geçitlere pankart yapıştrarak iktidar olacağını "sanan" Şişli'de,Bakırköy'de,Kadıköy'de,Alsancak'ta,ınlarca milyonluk dairelerde oturan devrimci "arkadaşlar"aynı,porsche'de ki mücahide gibi...O devrimci ile Maltepe meydanında,"Taksim'e çıkacağım.." inadı yüzünden eşşek gibi sopa yiyen,TOMA suyuyla yıkanan salak emekcinin oyu,cehennemi aynı mı olacak?S90'la giden devrimci "arkadaş" elbette kılimalı cehenneme gidecektir,burda yanmamış ki orda yansın. Sopay yiyen devrimci emekci salağın, "dinci" karşılığı olan salağım ben. Vesselam,hayırla kalasınız.

Dün bir kadın gördüm;altında Porsche jip pırıl pırıl,jip kadar da kadının yüzü pırıltılı,gözlerinden mutluluk akıyor,cilalanmış gibi parlak dudaklar,yüzünde zerre bir leke...yok."Baş örtüsünü omuzlarına sal"mış.Torpidoda bir cevşen-sağ kapı tarafına doğru,direksiyon tarafında bir sigara,eşarbından  pahalılık akıyor,araçtan hafif bir salavatı ümmiyye sesi geliyor.Işık yeşile dönünce kurşun gibi fırladı,yeterince incelediğimi farkettim;ilk defa bir kadına böyle pis baktım,belki arabaya bakmışımdır,belki aradaki tenakuza.Dedim "Bak aptal Hüseyin!Bu mücahide ile senin oy'un bir olursa bu hak mıdır?Bu huri ile senin cennetin aynı mı olacak?Lan,senin cennetin mi olacak?Allah,sevgili kuluna vermişte vermiş,vermişte vermiş!Senin neyin var lan?Git işine fakir it!Sen,bu mücahidelere,bu hurilere nasıl bakarsın?" Haklıyım,ben kimim lan;kadının eşarbı kadar etmediğimiz dünyanın ahiretiyle kendimizi kandırmamız yok mu?Cehennem,salaklar için olmalı... Hayırlı sabahlar,günler.

İkilem Kendi düşmüş çukura Çukuru kuyu sanır. Meşrebi belli değil Türklüğü soyu sanır.      Kapkaranlık geçmişi      Teröristledir işi       İşi hainlik kişi       Soyunu KAYI sanır. TÜRK olmayı zül sayar Müslümana kin duyar Alçak yirmidört ayar, Ayıyı dayı sayar.       Suratı her eşkalde,       Hep itlikle meşgul de       Der "İstanbul işgalde..."                   Londra'yı "köyü" sayar. Babasını gerici Kendini ilerici, Hertürlü fikrin pici Baydın'ı "bey"i sayar.       "Müslümanlık yobazlık!"       Ömrü hep hokkabazlık       Cahilce bir kurnazlık       Kendini herşey bilir        "Yok!"a "herşey"i sayar.

Vadedilen Huri'yi cenneti istemezde, Cemal-i İlahi'yi istemek kabil midir? Her baş ezen Kabil'de,her başı ezilene, "...Habil!" gözüyle bakmak acaba kabil midir? Bağlanıver bir şeyhe;irem  şahsi mülkündür, İçinde bin pazarlık "takva"lılık kürkündür, Bilmez miyim cehennem elbette tek korkundur, Korkmaklamı "kurtuluş!" "Bu..." cennet sebil midir?

YORGUNLUK  İnsanın ne kadar denizi çokmuş  Yaşadıkca anlıyor.  Deniz;  Bazan hayallerin  Bazan umutların  Bazan kayıpların oluyor.  Her yüzmenin sonunda  Geçmez bir yorgunluk kalıyor.  Deniz;  Genzimde düğümlenen ağlamak  Zamansız sebepsiz gülüş,  Dün'de kalan  Bugün olmayan  Yarın mechul oluyor  Dalıyorum köpük köpük dalgalarına  Ağzımda tuzu  Gönlümde yorgunluğu kalıyor.  Deniz;  Gecelerin unutulduğu okumalar  Gündüzlerin ter kokusu  Çayda dem  Türküde hüzün  Kız çocuğunda sevda  Erkek çocuğunda "şey..."  Kalacaklarda kötü anılma "korkusu"  Yorgunlukları üstüme salıyor.  Deniz,  Yüzmeyi bilmeden mecbur kaldığım;  Yaşamak hali!  Kollarımı yoran dalgaları,  Boğazımı yakan tuzu,  Hayat kırıklığım  İç burukluğum...  Yorgunluğum.  Deniz,  Kirlerimi temizlemekten aciz  Mezarlıklarca çığlıklar dolu  Büyük...